11 Ekim 2015 Pazar

Umut

Sevgili lupus,

Hastaneye yatalı bir yıl olmuş. Herşey ne garip. O zamanlar hayatımın sonunun geldiğini düşünüyordum ve artık bir daha mutlu olamayacağımı... Bu düşüncelerim tabii birkaç günden fazla sürmedi. İnsanın başına herşey gelebiliyor ama bu süreci nasıl geçirdiği önemli.

İki gündür yazmak istedim elim harflere gitmedi yine. Dün Ankara'da yaşananlar da iyice kararttı kalbimi ve ruhumu. İşte yine kan işte yine katlıyam. Napıcaz nasıl çıkacağız bu durumdan diye düşünürken aklıma yazmak geldi. Yazmak en iyi ilaç ya da terapi. Bu ülkenin de başına gelmeyen kalmadı sanki hiç ışık yok gibi ama işte o karanlıkta barış ve umut bir ışık gibi parlayacak biliyorum. Ölümleri geri alamayız bir hayat var sadece ve o insanlar kanlı bir oyuna kurban gittiler. Keşke böyle olmasaydı keşke aramızda kalpleri sevinçle atsaydı. Bunlara neden olan insanlar lupus senden bile kötü ve varolmayı hiç haketmiyorlar. Lütfen gitsinler artık....

Artık biz iyi değiliz gülümserken bile acı var yüreklerimizde. Ne kadar dışında kalmak istesekte acı ve umutsuzluk her yanımızı sardı ama umut etmek lazım yeşermek lazım yeni bir yaşam için. Yoksa umutsuzluk içinde kendi yarattığımız karanlıkta yokolur gideriz... Barışı hayal etmek lazım bir aydınlık görmek lazım. Boş laflar " vah vah bizden bişi olmaz" gibi cümleler birşeye yaramaz. Zor çok zor, ölmek hele de barış şarkıları söylerken. Hiç beklemediğin bir anda kalleşçe bombalı bir saldırıda ölmek. Ailelerin o acısı. İşte sadece bu nedenle o insanların ve  hepimizin ortak hayali olan barış ışığını kalplerimizde sürdürmemiz lazım karamsarlık yerine. Ortak olumlu isteğe odaklanmak lazım öç alma isteği yerine. Başımıza bunlar geldi değiştiremeyiz ama geleceği değiştirmek hatta şimdiyi değiştirmek elimizde. Hadi biraz umut...