15 Temmuz 2016 Cuma

Aydınlanma :)

Sevgili Lupus,

İki hafta önce hayatımdaki bazı şeyler değişmeye başladı. İlk başlarda çok canım yandı ama sonra değişimin karşısında durmanın gereksiz ve yorucu olduğuna karar vererek değişim nehrinde akıntıya kapıldım. Kalbim değişiyor, ruhum değişiyor en önemlisi de hislerim değişiyor kendime ve çevremdekilere karşı. Değişmek sanırım hiç bitmeyecek bir serüven ve hayatta değişmeye direndikçe aslında daha çok yorulduğumuzu geçen bu iki haftada biraz daha anlamaya başladım. Eski ben olup olayları kontrol etmeye çalışmak istedim. Hem benim için hem de karşımdaki için yapabileceğim en kötü şey olduğuna karar verdim ve her seferinde aynı şeyi yapıp farklı bir sonuç elde etmem mümkün olmadığından bu sefer bırakmaya ve gözlemlemeye karar verdim. Bu sürede de okuduğum kitaptaki meditasyon kısımlarını yapmaya başladım.

Kendimle ilgili bu kadar çok şeyi kabul edip, affedip bırakmak oldukça yorucuydu. Ne çok şey biriktirmişim derinliklerimde. Azmettim:)  2 saatten fazla günlük meditasyonlar yapıp derinlere inmeyi başardım. Olumsuz duygu ve düşüncelerimi çıkardım o derinliklerden ve gönderdim :) Evet gönderdim kurtuldum, yerine de daha güzel mutlu duygular koydum. İçim bir rahatladı anlatamam :) Yalnız kalmaktan korkmuyorum artık kendimle de mutlu olabildiğimi biliyorum. Hatta bunun nasıl bir his olduğunu anlamak için bugün kendimle randevum vardı. Gerçekten gülme :) kendi kendimle randevu ayarladım :) Deniz kenarında ben ne istersem onu yaşayabileceğim bir gün. Eskiden hep bahaneler üretip çıkamayacağım bu randevuya azimle karar verip ders programımı ayarladım. Sonra tam sabah uyandım herşey hazırdı ki ablam ve Linamın bugün gelmeleri gerekti. Hemen vazgeçmek istedim. Sonra dedim ki gideyim ben. Bu sefer de bir suçluluk hissi kapladı içimi. "Ulan bugün ablanla  Lina geliyor başka gün mü kalmadı boşver" dedim. Ay bir fark ettim bunların hepsi bana birşeyler göstermeye çalışıyor. Hop yine incelemeye başladım kendimi. Sonra herşeyi biraz daha fark ettim. "AAA benim kendimle çok önemli bir randevum var, deniz kenarında asla iptal edemem." İşte bu oley artık kendi kendim için önemli bir insanım. Saçmalıyor gibi geliyorum yazarken ama ne yapayım çok heyecanlıyım bu aydınlanmalar için. Sonuçta gittim. Tüm gün sahilde kitabımla başbaşaydım. Bir sürü şey fark ettim meğer ben uzun yüzmeyi seviyormuşum. Sonra sırt üstü yatıp denizin altındaki sesleri dinlemeyi ve dalıp taklalar atmayı ve bunları yaparken yalnız olmayı da seviyormuşum. Uyudum uyandım meditasyon yaptım kitapta artık 4. Hafta meditasyonuna geçmeye karar verdim. Böyle muhteşem ve aslında basit bir gün yaşadım :)



Şimdi son haftadayım. Meditasyonun bu haftası biraz daha ilginç. Olmak istediğim insanı hayal edip onun gibi davranıp onun gibi düşünmeye çalışıyorum. Bütün gün sahilde "Kim olurdum? Nasıl olurdum? Nasıl hissederdim?" Sorularını cevapladım. Çok zormuş. Çünkü hayal kurmaya çalışırken bile acabalar nasıllar vs gibi anlamsız sorular dolduruyor zihnimi. Kitapta bin kere falan nasıl olacağını sorgulama sadece hayal kur diyor ama ben sürekli acaba yanlış mı kurdum ya olmazsa, abartma bu nasıl olacak gibi şeylere dalıp gidiyorum. Sonra işte o noktada sırt üstü yattım denizdeki sesleri dinledim rahatladım hayal kurmaya başladım bir havalara girdim! OO ben lupusun tedavisini bile bulmuştum bir sürü inana yardım ediyordum, asistanlarım vardı herşeyi not alan, yeni kitabım çok iyiydi, acayip sağlıklı ve neşeliydim. En önemlisi tam hissediyordum. Bir bütün bir yanım eksik değildi. Bir coştum gülümsememi durduramıyorum. Bir de adam kitapta bu anı bırakmayın alışın ve eskideki kötü üzücü şeyleri düşünüp enerji harcamaktansa bu yarattığınız dünyaya enerji harcayın falan! Bana çok mantıklı geldi.

Geçenlerde korkularım içinde en büyüğü terk edilmek çıkmıştı. Terk edilip gitmek... En büyük korkumu yaşadım. Bin kere söylesem de bunu, herşeyin konuşulması gerektiğini çekip gitmenin bir çözüm olmadığını bir şey değişmedi. Her gittiğinde özürler dileyip getirsem de bu kendimi suçlu hissetmekten başka bir şeye yaramadı. Benim değiştirebileceğim bir şey olmadığını kabullendim giden insanı geri getirmek ya da tutmak bir çözüm değil. Kısa süreli bir çözüm ama gidiyorsa o kadar da iyi bir durum değil zaten için de bulunduğum durum. Bu kendime karşı sevgi dolu bir yaklaşım değil. Ben değerliyim kendimi seviyorum ve kendimi terk etmiyorum. Duygularımı, düşüncelerimi, sevgimi harcayıp savurmak istemiyorum. En önemlisi kendime karşı sevgi dolu olabilmem sonra karşımdakini bir bütün olarak sevebilirim. Kendini suçlayıp, kızmak vs hiçbir işe yaramayan yok edici duygular. Zaten kimsenin bu duygulara ihtiyacı yok. Bu ayrılık süreci bırakıp gözlemlemenin tutup kontrol etmekten daha önemli olduğunu gösterdi. Kendime bakış açım değişti. Kendimden özür dilerim bedenimi ve ruhumu böyle saçma şeylere maruz bıraktığım için. Kendimi özgür bırakıyorum. Belli mi olur belki de lupusun tedavisini bulurum ruhsal yoldan :)

6 Temmuz 2016 Çarşamba

Bırakmak

Sevgili Lupus,

Bir kitaba başladım demiştim ya, o kitap hayatımı kökten değiştirmeye başladı ve değiştirmeye devam ediyor sanırım. Kendimle ilgili enteresan şeyler keşfettim ve artık hiçbir şeyi tutmak istemiyorum seni bile. Ben sadece kendimle mutlu olabiliyorum bunun için ne sana ne başka birşeye tutunmam gerek var. Lupusla mutlu olunur mu diyen sesleri duyar gibiyim? Ama aslında lupus kötü bir aşk hikayesine benzer. Bazen çektiğimiz acı bize kişiliğimizi hatırlatır. Demiştim ya arebesk bir toplumuz diye işte o acı arebesk olmamıza olanak sağlar utamadan sıkılmadan. Ben bile bunu düşünürken kendime kızmıştım ama fark ettim işte hani kurtulman gereken birşey olduğunu bilirsin ama bırakamazsın. Bilmiyorum, bunu fark etsem bile elimde olmayan imkanlardan daha yeterince yenememişimdir seni. Zaten çokta sorun değil şimdi fark etme evresindeyim. Yenip yenmemek sonra gelebilecek aşamalar...


Lupus ve bazı aşk hikayeleri... İlk başta bütün aşk hikayeleri dolu dizgindir, herşey çok özeldir, bütün tesadüfler gerçek aşk olduklarını işaret eder. Sonra bir bakarız içinde kaybolmuşuz bu duyguların. Gerçekliğimizi kaybederiz. Sadece bu hikayeyi yaşatmak için kendimizden çok şey veriririz ve sadece bizimle kalsın diye herşeyi kabul etmeye başlarız ve kendimizi suçlarız her gidişte. Sonra birden farkına varırırız. Bir daha gitmiştir ve aslında neyi tuttuğumuzu bilmeden tutmak isteriz. Bırakmak için doğru an geldiğini içten içe bildiğimiz için ne aramak isteriz ne yazmak. Birşeyleri bizim değiştiremeyeceğimizi anlamışızdır. İşte senin gibi lupus senle belkide inişli çıkışlı bir aşk hikayesi bizimki ve seni bırakamadım.

Artık geleceğimde ne hissetmek istediğimi biliyorum ve bu duygular içinde yaşamak için her gün meditasyon yapıyorum. Özgür hissediyorum kendimi. Korkum, kaygım, suçluluk duygum azaldı. Özgürleştikçe bedenimin şuanki durumundan da uzaklaşıyorum ve doğal halimle seviyorum kendimi birşeye ihtiyacım olmadan. Mutluluğumuz ya da mutsuzluğumuz kimseye veya hiçbirşeye bağlı değil artık bunun da farkındayım. Herşey kendimizle ilgili...

Hep zoru seçmeye gerek yok kahraman olmak için ya da zor yoldan gitmeye. Kolay yolları görmek için biraz daha basit düşünmemiz gerekir. Amele olmaya gerek yok yani. Kendime hep söz vermiştim bir daha kendimi o kadar üzmeyeceğim diye, sanırım içindeyken insan anlamadan kaptırıyor kendini. Şimdi işim, hayatım herşey için yeni bir döneme hazırım. Kendiliğinden yoluna gireceğini biliyorum. Evrene hep güvendim şimdi biraz da bırakmayı öğreniyorum :) 

 Hayat herkese bolluk, bereket sağlık, mutluluk getirsin. İyi bayramlar.