24 Ocak 2016 Pazar

Öksürüyorum ama Gülümsüyorum :)

Sevgili Lupus,

Üç gündür öksürükle uğraşıyorum. Boğaz ağrısı ile başlayan maceramız öksürüğe çevirdi. Yarın gidip  akciğer filmi çektirip kan vereceğim bakalım. Bir şey çıkacağını zannetmiyorum ama riske atmıyorum artık :)Gerçi bugün şu saatlerde daha iyiyim :)

Normalde hiç yapmadığım şeyi yaptım. Dersleri iptal ettim dinleniyorum. Öğrendim sanırım kendime dikkat etmeyi. Bir de mükemmel sevgilim var, nazar değmesin. Yemek, çorba, bitki çayı yapıp bir de sürekli ilgi gösteriyor. İnsanın hastayken buna ihtiyacı oluyor geçen yazımda da söylediğim gibi. Geçen gün de "Ay kıyamam hasta mı oldun yazık sana!" demeyi öğrettim. Çünkü habire "İyisin sen bir şeyim yok" diyordu. Hastayken insan böyle acısınlar, ay yazık desinler istiyor :)) Yok yok şaka sürekli değil ama birkaç kere söyleyebilirsiniz :) O zaman zaten insan otomatik "Yok iyiyim ben ya" diyor. Öbür türlü "İyisin birşeyi yok" diyince otomatik "Hastayım uleyn kimse beni anlamıyor, inandıramıyoruz!" tribine giriyor insan. Neyse öğrenilebiliyor. Bence çoğu kadın bunu istiyor. Biz ablamla keşfetmiştik bu durumu :)



Bu ara inanılmaz mutluyum. Teyze oldum o nedenle de yüzüm hiç asılmıyor. Öksürürken bile gülümseyebiliyorum. Ne değişik bir duyguymuş teyze olmak. Tabii teyze anne yarısı :) Gerçekten öyle :) Bir de tabii biz ablamla çok yakınız. Birbirimizi çok seviyoruz ve acayip bağlıyız. Böyle olunca yiğen de farklı bir anlam kazanıyor. Şimdiden, yanına gidememiş görememiş olsam da kalbimi ısıtıyor.

Öksürük ilaçları Lupus hastalığında iyi değilmiş. Ben de Umca ve keçiboynuzu özü içiyorum. Sürekli bitki çayı. Ihlamur, zencefil, kuşburnu, adaçayı vb. Bir de tabii ki de zencefil şat. Bence yarına iyileşirim :) Robot gibi bakıma aldım kendimi :)

Hastalık kafasıyla biraz saçma bir yazı olsa da  yazmak istedim :)

Sevgiler

19 Ocak 2016 Salı

Lupus ve İlişki

Sevgili Lupus;

Bu ara o kadar çok ilişkiler ve lupus ile ilgili mail alıyorum ki? Kendimi Güzin abla gibi hissediyorum. Ben ilişki danışmanı değilim arkadaşlar sadece yaşadıklarımı yazıyorum :) Siz de o yazılarda kendinizi buluyorsunuz. Bulabiliyorsanız tabii ne mutlu bana :)

Şimdi genel olarak gelen maillerdeki problemleri ve kendi yaşadıklarımı birleştirip lupus ve ilişkiler hakkında yazmak istiyorum. Aslında sadece lupus değil, genel olarak hayat boyu taşıdığınız hastalık varsa bu aşağı yukarı aynı kapıya çıkıyor.

Ben dünyadaki tek hasta değilim biliyorum. Siz de değilsiniz siz de biliyorsunuz. Ama inatla herkes bunu söylemeye bayılıyor. "Senden daha kötü durumda olanlar var, haline şükret!" Eğer yakınınızda hayat boyu bir hastalıkla yaşamak zorunda bir arkadaşınız varsa sakın bunu söylemeyin hiç işe yaramıyor daha çok üzüp sinir ediyor. Biliyoruz bunu ama keske senin gibi sağlıklı olabilsek ve tetikte olmak zorunda olmasak. Hissettiğimiz şey bu tür cümlelerde "Ya ne büyütüyorsun seninki de hastalık mı? Çok abartan bir yapın var." Oluyor. Biliyorum çünkü ben böyle hissediyorum. Zaten birşeyle yaşamak ve dikkatli olmak zorundayım. Biliyorum zaten bunun böyle olduğunu. Ayrıca genel hayat görüşü olarak benden kötü insanlara bakıp halime şükretmem bu bana çok acımasızca geliyor ve bencilce. Yani aynı şekilde yemek alamayan bir insana bakıp halime şükredip yemek yemeğe benziyor bu. İyi olduğum için şükrederim kalkıp başkalarının acılarına bakıp niye mutlu olalım ki?



İlişkiye dönersek. Arkadaşlar birlikte olduğunuz insanın hastalığınızı kabullendiğine emin olun. Yoksa sizi zor günler bekliyor. Yapamayacağınız birşey olduğunda. "Aman sen de hep yorgunsun hep mıy mıy yakınıyorsun" gibi tepkiler alıp üzülebilirsiniz. Ya da bir kavga sırasında strese girip ağladığınızda, yerle bir olduğunuzda siz bin yıpranırken karşınızdaki bir yıpranır. Siz o kavgayı uzun süre vücudunuzda hissederken yaralar, ateş vb. Karşınızdaki bunu saçma bulur. Gönlünüzü almak yerine saçma sapan egolar devreye girip böyle tepe taklak gelir ilişki. Tek hastalık lupus değil ve tek hasta da biz değiliz biliyorum. Ama mesela benim için ben öncelikliyim. Çünkü bir kere dibini gördüm herşeyin. Ordan çıkınca herşeyi bırakmayı öğreniyor insan. Yapabilcek bir şey yoksa çokta tutunmamak lazım.

"Sen dünyadaki tek hasta değilsine" dönersek. Bu çok yıpratıcı bir cümle. Bu sefer karşımızdaki bizi ciddiye alsın ne kadar hasta olduğumuzu görsün diye iyice hastalanırız. Ben biliyorum yaşadım. Karşımdakini inandırmak için daha da hırpaladım kendimi. Dönüp bakacak olursak cidden çok saçma ve salakça. Ama insan yaşıyor böyle şeyler. Daha önce de dediğim gibi ruhumuzu ifade etmek için hasta olmak zorunda kalmayalım hiçbirimiz.

İlk önce kendimize değer verip sevmek gerekiyor. Dönüp dolaşıp konu buraya geliyor zaten. Kendinize değer vermediğinizde karşınızdaki de size değer vermez. Bu her insan için geçerli. Siz karşınızdakinin bir göz yaşına dayanamayıp herşeyi yapıyorsanız o kalkıp sadece izliyorsa ve susuyorsa sorun sizin kendinize gereken değeri vermemeniz. Ya da karşınızdaki azcık grip bile olduğunda siz kendinizi paralıyorsanız ve siz hastalandığınız da o sadece seyrediyorsa burda da sorun var demektir. Sevgili arkadaşlar kendimize yapabileceğimiz en güzel şey başkasının size değer verip vermediğini önemsememek sizin kendinize değer vermeniz herşeyden önemli.

Umarım birçok mailin cevabını burda bulursunuz. Cevap veremediklerim için kusurabakmayın. Elimden geldiği kadar sizin mailleriniz ve benim yaşadıklarımdan yola çıkarak yazmaya çalıştım.

Sevgiler <3 nbsp="" p="">

10 Ocak 2016 Pazar

Grip Salgını ve Lupus

Sevgili Lupus;

Grip salgını  immune sistem hastaları için kabustur. Ben bir süre "Aman allahım şimdi grip oldum! Yok şimdi oldum! Boğazım mı acıyor? Şu adam üstüme mi öksürdü?" gibi paniklerimden sonra grip olur gibi oldum. Napalım bu da kaderimizmiş kaçamadık. Sonrasında öyle bir bakıma soktum ki kendimi insan üstü bir çabayla 3 günde iyileştim. Hastalığın sonunda tenim zencefil, soğan ve sarımsak kokuyordu bence. Hayatımda bu kadar yediğimi hatırlamıyorum :)

Şimdi ilk önce kullanabilceğimiz bitkisel ilaçların isimlerini vereyim. Sambucol ve Umca. Bunlar artık her eczanede var. Hastalığım boyunca sadece bunları kullandım.

İkinci olarak organik tavuk aldım. Zencefilli, bol acılı ve sarımsaklı tavuk suyuna çorba içtim. Yana yana sinüslerim boşaldı. Burnumu çeke çeke yedim :)

Tarif vereyim : 5 diş sarımsak ve 3 cm kadar zencefil rendesini zeytin yağında kavurun kokusu çıksın. Sonra üzerine tavuksuyunu dökün. Bol pul biber ve tavuk parçalarını da eklediyin. Sonrasında bir avuç şehriye de koyup kaynatın. Süper acı çorbanız hazır :) Bunun içine zaman zaman sebzeler de ekledim. Ispanak ve havuç gibi. Öyle yaparsanız da üstüne iki kaşık yoğurt koyup çırpın süper oluyor.

Üçüncü olarak her sabah katı meyve sıkacağında zencefil, en dış kabuğu soyulmuş portakal, havuç ve elma sıktım. Bunu içtim.

Dördüncü olarakta zencefil şat. Bunu sürekli yaptım sanırım :) hala da yapıyorum. Yine 3 cm kadar zencefili rendeleyin, içine bir çay kaşığı bal ve bir limonu sıkıp azcık sıcak su koyun ve şat yapın :)

Beşinci olarakta bol bol soğan tükettim. Salataların içinde vs. Bir de miyomum için soğan suyu yaptığım için onun iltihap sökücü özelliği varmış bu da işe yaramış olabilir. Soğan suyu kürü de 15 gün boyunca öğle ve akşam yemeklerinden önce aç karınla 1 orta boy soğanı 5 dakkika kaynar suda demlemek. Ilık içiliyor!


Bu kadar şeyi yapıp gripten kurtuldum. Yatak çarşaflarını sürekli değiştirip evi havalandırmakta gerekiyor. Bir de mutlaka açık havada yürüyüş yapın. Mikroplarınız ölsün.

Evet arkadaşlar. Bayağı zor bir süreç ve yapması zor gibi görünüyor tüm bunları ama deneyin :) Ben iyileştim.

Herkese geçmiş olsun! Hasta olmamak için de yapabileceğiniz yöntemler bunlar. Hasta olmayı beklemeyin kendinize bakmak için :)

İyi pazarlar.

8 Ocak 2016 Cuma

Sevin Kendinizi

Sevgili Lupus,

Nasılsın? Uzun zamandır sormadım nasıl olduğunu :) Ben sensiz iyiyim. Gittiğin yerde rahatsındır umarım pek buralara uğrama artık sana göre birşey yok :)

Geçenlerde birileri lupus olduğumu öğrendiğinde ağlamaya başladı. Arkadaşı lupustan tık diye gitmiş. Benim hiç kendime dikkat ediyor gibi bir halim yokmuş blah blah blah! Yauw ben şimdi kendime dikkat etmek için cam oda yapıp oraya mı oturayım? Yani bir de ben ölümcül hastaya bile böyle birşey söylemem :) Beni de bir gülme tuttu kızcağız böyle dedikçe :) Sonra dedim benim gibi hastalar bu "ÖLECEKSİN" sözünü nasıl karşılıyorlar?

Arkadaşlar öyle tık diye gitmiyoruz. Ben yaşadım hastane sürecini falan yavaş yavaş geliyor. Hasta olduğumuzu kabul etmeyip kendimizi ve çevremizdekileri hatta doktorumuzu bile kandırabiliyorsak benim gibi midem bozuk diye gidip hastaneye yatabiliyorsunuz ki onda bile tık diye gidilmiyor.  Önce aşamaları var bu işin :)

Şaka bir yana korkup paniklemenin kimseye bir faydası yok. Hatta daha önceki yazılarımda da söylemiştim. Hastalığı ilk öğrendiğimde internetten araştırıyorum. Aman allahım herkes manyak manyak korku filmi gibi şeyler yazmış. Hatta bir doktora mail atmıştım bana cevap olarak "Lupus hastalarının ortalama 20 yıl yaşam süresi vardır." demişti. İnanmayın böyle şeylere. İnsanlar pek bir meraklı acıklı seneryolara. Buna inanıp kendinize acımak isterseniz orası sizin bileceğiniz iş ama bence yapmayın. İlk önce bir yaşama dört elle sarılın zaten lupus o zaman kendiliğinden gidiyor.

Herşey kendimizi sevmekle iyileşiyor. Ben hastane sürecini yaşamadan önce lupus bana geldi gösterdi kendini. Ama ben görmek istemedim. Tam gaz devam ettim hayata. Stres, üzüntü ve yorgunluktan nefes alamıyordum. Bir gün bile kafamı rahatlatamıyorum. "Ben iyiyim" diyordum soranlara. İnsan kusup, bütün eklemleri ağrırken yataktan kalkamazken disiplin adı altında kalkıp ders verir mi? Şimdiki aklımla asla :) ama o anki aklımla evet :) Bir de manyak gibi üzülüp sıkılıp çevreye mutlu imajı çizmeler. Bir sorun olduğunu kabul edip durup dinleseydim kendimi o zaman, büyük ihtimal yatmazdım hastaneye... Ama ben dinlemeyip dinlenmeyip yattım hastaneye :) Başıma gelenlerin bir nedeni varmış. Çok şey öğrendim. Şuan, bu hayatı o süreç sayesinde yaşıyorum. Her şey daha güzel, huzurlu ve sevgi dolu. Bir tek mutsuz olduğum şey ilaç kullanıyor olmam ama yıllar içinde onu da halledeceğime eminim.

Sevgili Lupus kimseyi öldürme, kötü birşey bu! Kontrol edilebilir ol! En yakın zamanda da tedavin bulunsun :) Kimse sana ihtiyaç duymasın ruhunun sesini duyurabilmek için.

Dilerim ki hepimiz çok daha sağlıklı ve enerjik oluruz. Bu zaten mutluluğu yanında getirir. Kendinize iyi bakın. Bir de sevin kendinizi :)

Sevgiler