21 Aralık 2015 Pazartesi

Son Gün 5. Gün Juice Programı

Sevgili Lupus,

Bugün artık son günü yazıyorum. Bu program herkes için uygun ve yenileyici. Bu detox programını sadece Lupus hastaları için yazmıyorum ya da bir sağlık problemi olan için. Herkesim yapabileceği ve cildimize kadar iyi gelen bir program. 5 gün olduğu için de dayanılabilir. 

Sabah yine Zencefil şatımızla başlıyoruz 9:55.

10:00 Sweet Beet Smoothie
1 Elma
2 Havuç
1 Pancar
1 avuç black berry

Black berry harici hepsini katı meyve sıkacağından geçiriyoruz, en son black berry yi blenderdan geçiriyoruz. 




Aynı tarifi 19:00 da akşam yemeği olarakta yapıyoruz.

13:00 Pear "n" Parsnip
1 Elma 
2 Armut
1 Yaban havucu (Bunu bulamadım bir gün turpla bir gün de havuçla denedim. Turp olan biraz değişik bir tat oldu ama yaban havucu ülkemizde yok :( )
1/2 lime ( kabuğunu incecik soyuyoruz)
Taze nane

Bu tarifi 16:00 da da yapıyoruz.



Haydi bakalım kolay gelsin. 5 günlük programı yapabilirseniz kilo verdiğinizi ve enerjinizin arttığını göreceksiniz. Eğer zor geliyorsa ve sağlık nedenleriyle yapamıyorsanız öğün olarak ya da besin takviyesi olarak elinizde bir sürü tarif oldu :) Bakıp hepsini deneyebilirsiniz.

Sağlıklı günler

12 Aralık 2015 Cumartesi

Juice programı 4. Gün

Sevgili Lupus,

Juice programının 4. Gününü yazıyorum. Bu programdaki bütün tarifleri günlük hayatta öğün olarak yapabiliriz. İlla 5 günlük bir detoks olarak yapmanıza gerek yok ama haftaya 5. günü de yazıcam. İsterseniz 5 günlük alışverişinizi yapıp deneyebilirsiniz. 5 gün sonunda hem kilo vermiş, hem enerjiniz yükselmiş hem de cildiniz ışıldamış olacak. Denemeye değer :)

9:55 Zencefil şat
10:00 Natural's Super Blend
2 Elma
1 avuç ıspanak
1/4 Kabak
1 Lime
2 Havuç
1/4 Salatalık
3 cm Brokoli
1/2 Kereviz sapı
1/4 Dolmalık biber
1/2 Avokado



Unutmayın avakadoyu blenderdan geçiriyoruz. Diğerlerinin hepsi katı meyve sıkacağından geçiyor.
Aynı tarifi 19:00 da da tekrarlıyoruz.

13:00/16:00 Mintiy Sunshine
2 Portakal
3 Havuç
2 cm Zencefil
Taze Nane




Bu tarife de bayılıyorum. Unutmayın portakalın kabuklarını ince ince soyuyoruz.

Haftaya son tarif :)

4 Aralık 2015 Cuma

Juice programı 3. Gün

Sevgili Lupus,

Programın 3. gününü yazıyorum. Sabah kalkınca yine her sabah olduğu gibi "Zencefil şat" yapıyoruz. 9:55 olarak verilmiş saat :)

10:00 da kahvaltımız olan Berry Banana Crunch var. İnanılmaz lezztli bir tarif. Normalde de canım çektiği için yapıp tükettiğim bir içecek oldu.




2 Elma
2 Avuç Berries (Yaban mersini, çilek, frambuaz ya da böğürtlen olur. Hangisini bulursanız.)
2 Kaşık Yoğurt
1/4 Muz
2 tatlı kaşığı karışık Tohum (Susam, keten tohumu, çekirdek içi gibi)

Bu tarifte bir tek elmayı katı meyve sıkacağından geçiriyoruz. Diğerlerinim hepsini blenderdan geçiriyoruz. Nefis bir tarif! Canınız tatlı çektiğinde sağlıkla tüketebilirsiniz :)

Aynı tarifi akşam yemeği olarakta 19:00 da tüketiyoruz.

13:00 da öğle yemeği olarak Green Refresher var. Bu da gerçekten enerjimizi yenileyen yeşil bir kokteyl :)



1 Elma
1 Armut
1/2 Salatalık
2 avuç ıspanak
3 cm brokoli sapı
1 Lime

Hepsini katı meyve sıkacağından geçiriyoruz ve afiyetle içiyoruz :) Aynı tarifi 16:00 da tekrarlıyoruz.

24 Kasım 2015 Salı

Juice programı 2. Gün

Sevgili Lupus,

Juice programının ikinci gününe geçiyoruz.

Sabah kalkınca yine zencefil şat yapıyoruz. Bunu program boyunca her sabah yapıcaz. Ben sonrasında da devam ettim. Çok iyi geliyor. Daha önce verdim tarifi (1/2 elma ve zencefil) 9:55 bunu içiyoruz.

Sonrasında sabah kahvaltısı olarak 10:00 "Veggie power smoothie" içiyoruz :)


2 Elma
1 Avuç ıspanak
1 Avuç kara lahana (çok bulunmadığı için ben genelde 1 avuç daha ıspanak ilave ettim)
1/2 Limon
1/2 Kereviz sapı
1/4 Salatalık
2-3 cm Brokoli sapı
1/2 Avacado

*unutmayalım avakadoyu katı meyve sıkacağından geçirmiyoruz. Blenderdan geçirmemiz gerekiyor.

Bu öğünün aynısını akşam yemeği olarakta 19:00 içiyoruz.

Öğlen yemeği olarakta 13:00 ve 16:00 da "Ruby Tuesday" yapıyoruz.


1/4 Ananas
2 Havuç
1 tane kök pancar
2 cm zencefil
Taze feslegen üstüne birkaç yaprak ince ince kıyarak koyabilirsiniz.

Bu tarif inanılmaz lezzetli oluyor. Genelde ben öğle yemeklerinde öğün olarak bunu yapıp içiyoru. Afiyet olsun!!


19 Kasım 2015 Perşembe

Juice programı 1. Gün 3. Tarif

Sevgili Lupus,

1. Günün tariflerini tamamlıyoruz bu tarifle. Bu tarifi de öğlen iki kere yapıyoruz. Tariflerin saat kaçlarda yapılacağını da sonunda yazıcam :)

Bu tarifn ismi de "The Natural Energizer"

1/4 Ananas
1 Avuç Ispanak
1/4 Salatalık
1/2 Sakız kabağı
Rezene kök
1/2 lime dış kabuğu ince bir şekilde soyularak
15 şeker fasulye


Süper bir tarif :) Cidden enerji veriyor.

Genel olarak tarif saatlerine bakarsak

9:55 am Zencefil şat
10:00 am Turbo with a kick
13:00 The Natural Energizer
16:00 The Natural Energizer
19:00 Turbo with a kick

Dediğim gibi tam gün de yapabilirsiniz ya da öğün olarak aralarda yapabilirsiniz. Kesinlikle sabahları kahvaltıdan önce zencefil şatı öneriyorum. Çok lezzetli ve enerji veriyor :)

2. Gün tariflerine de pazartesi başlıyorum :)

18 Kasım 2015 Çarşamba

Juice programı 1. Gün 2. Tarif

Sevgili Lupus,

Programın 1. Gününde sabah kahvaltısı ve akşam yemeği olarak yapılan tarifi veriyorum.

Turbo with a kick! (Tarifin ismi :))

2 Elma
1/4 Ananas
1 Avuç ıspanak
1/2 Lime (Dış kabuğunu soyuyoruz)
1/2 Kereviz sapı
3 cm Salatalık
2 cm Zencefil
1/4 Avokado



Bu tarifteki bütün malzemeleri avakado hariç katı meyve sıkacağından geçiriyoruz. En sonunda avakadonun içini blenderdan geçirip karışımın içine ekliyoruz. Avakadove muz gibi yumuşak besinleri katımeyve sıkacağından geçirmiyoruz.

17 Kasım 2015 Salı

Juice Program 1. Gün

Sevgili Lupus,

Bir süredir dilime dolanan ve bana sonunda katı meyve sıkacağı aldıran programı en sonund yazma fırsatı buluyorum. 5 günlük bir program. Programın aslına buradan ulaşabilirsiniz: "http://www.juicemaster.com ".

Ben bu programın orjinalini 21 gün yapabileceğimi düşünmediğim için küçük küçük yaptım. Mesela şuanda sabahları kalkınca zencefil şat yapıyorum sonrasında kahvaltımı yapıyorum. Kahvaltıda yumurta, yeşillik, portakal suyu, haşhaş ezmeli bal yiyorum. Yoğun bir pilates ders programım olduğu için bu şekilde bir kahvaltı tok kalmamı sağlıyor. Öğle yemeği olarakta tariflerden bir tanesini yapıyorum. Şimdilik aldığım kararlarda akşam yemeğini sebze ve et çoğunlukla balık olarak belirledim.



İlk önce sabahları zencefil şatımız var. Sabah kalkar kalkmaz bunu yapmanın çok faydasını gördüm. İnanılmaz enerjik ve iyi hissediyorum. Mutlaka sabahları kalkınca deneyin.

Zencefil şat: Yarım Golden elma, 2/3 cm taze zencefil soyularak. Bunları katı meyve sıkacağından geçirin ve afiyetle için :) tadı çok güzel oluyor.

Sabahları içtiğim portakal suyuna gelirsek. Çoğumuzun içtiği portakal suyu aslında sırf şeker. Yani evde narenciye makinalarıyla sıktığınızda bile sadece şeker içmiş oluyorsunuz. Bununla ilgili de birçok video izledim ve mantıklı geldi. Portakalın dış kabuğunu beyaz yüzeyi kalacak şekilde ince bir şekilde soyup katı meyve sıkacağında sıkmanızda fayda var. Normal narenciye sıkacağında 5 portakaldan 1 bardak elde ederken bu şekilde iki portakaldan 1 bardak elde ediyorsunuz. Bununla ilgili ayrıntılı video portakal suyu izleyebilirsiniz.

Ayrıca iyi bir katı meyve sıkacağınız olmalı. Kötü olduğunda yaptığınızın yarısı çöpe gidiyor. 1000 w luk olanlar hızlı ve kolay sıkıyor. İyi bir marka ve kolay temizlenir olması önemli. Yoksa insan çok üşeniyor.

Bugünlük bu kadar. Yarın asıl tarifler :)

13 Kasım 2015 Cuma

İlerlemek

Sevgili Lupus;

Mail kutuma mesajlar gelmeye başladı yine :) Neden yazmıyorsun? Birşey mi oldu? diye. Yok birşey olmadı. Hep yazmak istedim hatta "Juice" programını türkçeye çevirdim ve tarifleri denedim burada yazmak için, ama ülkede hep bir kötü haber ve acı olduğundan hiç yazasım gelmedi. Yazmamak daha da kötü geldi. Sanki kelimelere dokunmazsam unutup gidiyorum yazmayı ve nefes almayı. Hayat hızla geçiyor. Ritmini yakalamaya çalışırken fazla hızlanıyor insan ve sonra bir bakıyor aylar geçmiş. Bu ara işlerimi de düzenlemeye çalıştığım için hiç yazma molaları veremedim. Sonuç olarak artık farkındayım ve elimde en azından bir ay yazacak kadar programım var. Bakalım...

Pazartesi "Juice" programının ilk gün tarifini yazıcam sizlere. Her gün bir tarif olacak. İçeriğindeki sebze ve meyvelerinde ne gibi yararları olduğunu paylaşacağım sizlerle.

Günler geçiyor dedim de. Bugün 12 Kasım olmuş ama biz deniz sezonunu bugün kapattık. Son bir kere daha denize girdik. Bugün aklıma geldi de. Geçen yıl bu zamanlarda ne kadar acı çekiyordum. Hayat bir daha renklenir mi diye de kara kara düşünüyordum. Herşey geliyor ve geçiyor. Bir yıl olmuş bile demek çok garip ama geçmiş gitmiş işte. Hastane ve tüm o zamanki sıkıntılar. Şimdi bir umut yeşeriyor içimde geleceğe dair. Her gün sevgi ve umudu hissediyorum yaşamımda.



Biri gelseydi ve "Ben gelecekten geldim. Seneye bugün, sen deniz kıyısında biranı yudumluyor olacaksın" deseydi. "Bi git" derdim ona :)  Aman işte biliyorum herkesin acısı büyük ve geçmeyeceğini sanıyor ama geçip gidiyor gerçekten.... Tek sorun o acıya ya da soruna kendinizi hapsetmeniz. Bırakın, bir tane yaşam var elimizde. Bitti mi bitiyor işte. Ölünce birşey olmayacak. Yani o sorun ya da acı neyse o siz yokken bitiyor. Siz varken bitsin. En azından hayatın tadını çıkarırsınız :)

Hiçbir şeye yetişmemiz mümkün değil. Kendimiz için yaşıyoruz bu yaşamı. Ne biz mutlu olmadan mutlu olur çevremizdekiler. Ne de hayat biz sorunu aşıp ilerlemeden bize şans verir. Benim geçen yıl yaptığım en iyi şey, problemde şıkışıp kalmaktan vazgeçip, hayata ve kendime yeni bir şans vermekti. İyi ki de o şansı verdim diyorum şimdi. Yoksa bugünü bu kadar keyifle yaşayamazdım.

İlerleyelim hadi bakalım :)

11 Ekim 2015 Pazar

Umut

Sevgili lupus,

Hastaneye yatalı bir yıl olmuş. Herşey ne garip. O zamanlar hayatımın sonunun geldiğini düşünüyordum ve artık bir daha mutlu olamayacağımı... Bu düşüncelerim tabii birkaç günden fazla sürmedi. İnsanın başına herşey gelebiliyor ama bu süreci nasıl geçirdiği önemli.

İki gündür yazmak istedim elim harflere gitmedi yine. Dün Ankara'da yaşananlar da iyice kararttı kalbimi ve ruhumu. İşte yine kan işte yine katlıyam. Napıcaz nasıl çıkacağız bu durumdan diye düşünürken aklıma yazmak geldi. Yazmak en iyi ilaç ya da terapi. Bu ülkenin de başına gelmeyen kalmadı sanki hiç ışık yok gibi ama işte o karanlıkta barış ve umut bir ışık gibi parlayacak biliyorum. Ölümleri geri alamayız bir hayat var sadece ve o insanlar kanlı bir oyuna kurban gittiler. Keşke böyle olmasaydı keşke aramızda kalpleri sevinçle atsaydı. Bunlara neden olan insanlar lupus senden bile kötü ve varolmayı hiç haketmiyorlar. Lütfen gitsinler artık....

Artık biz iyi değiliz gülümserken bile acı var yüreklerimizde. Ne kadar dışında kalmak istesekte acı ve umutsuzluk her yanımızı sardı ama umut etmek lazım yeşermek lazım yeni bir yaşam için. Yoksa umutsuzluk içinde kendi yarattığımız karanlıkta yokolur gideriz... Barışı hayal etmek lazım bir aydınlık görmek lazım. Boş laflar " vah vah bizden bişi olmaz" gibi cümleler birşeye yaramaz. Zor çok zor, ölmek hele de barış şarkıları söylerken. Hiç beklemediğin bir anda kalleşçe bombalı bir saldırıda ölmek. Ailelerin o acısı. İşte sadece bu nedenle o insanların ve  hepimizin ortak hayali olan barış ışığını kalplerimizde sürdürmemiz lazım karamsarlık yerine. Ortak olumlu isteğe odaklanmak lazım öç alma isteği yerine. Başımıza bunlar geldi değiştiremeyiz ama geleceği değiştirmek hatta şimdiyi değiştirmek elimizde. Hadi biraz umut...

6 Eylül 2015 Pazar

Eylül ayı

Sevgili Lupus;

Eylül ayı geldi yaz bitti :) Son baharın verdiği hüzünlü havaya daha giremedik. Güzel güneş parıldamaya devam ediyor. Zor günlerden geçiyoruz ülke olarak. Pozitif kalmak o güzel ışıldayan güneşe rağmen zor. Son baharın verdiği hüzünlü havaya giremedik ama ülke olarak depresif bir havaya girdik. Son baharın hüznü ayrıdır. Mesela güzel yazı yazdırır insana, güzel film izlettirir, güzel kitap okutturur ve güzel müzik dinlettirir. Bugünlerdeki depresyon farklı. İnsanın canı hiçbir şey yapmak istemiyor... Sağlığım için, aman üzülmeyim diyorum, haberleri okumuyorum ama sonra birşekilde gündem buluyor insanı.




Bugünlerde yazın bitmesiyle birlikte "Juice" detoks ve diyeti yapmaya karar verdim. Şimdilik daha başlamak için biraz süre tanıdım kendime. Başlamak çokta kolay değil çünkü :) 28 gün katı gıda yemeden meyve, sebze, tohumlar, protein içeren gıdaların suyunu katı meyve sıkacağından geçirip bir program dahilinde tüketeceğim. İlk başlarken bir haftayla başlayacağım. Yapabiliyorsam 28 gün deniycem ve sizinle her ayrıntısını paylaşıcam :) Önümüzdeki günlerde kan tahlilim de var değişiklikleri de bir ay sonra tekrar yaptıracağım kan tahlilinde görebileceğim için tam bir deney olacak benim için :) Uygulayacağım programın ismi de "Superjuiceme". Daha sağlıklı ve enerjik olmayı hedefliyorum. Mevsim değişikliklerinde ister istemez enerji düşüyor.

Bugün de aklıma geldi daha doğrusu yazdığım bir yazıyı okudum. Geçen yıl bu zamanlarda enerjim çok düşüktü ve sürekli hastaydım. Şimdi o günler, kötü bir rüya gibi geliyor. Şimdi şükrediyorum hayatıma ve evrene tekrar sağlıklı ve iyi hissettiğim için.


21 Ağustos 2015 Cuma

Bir gün, bir nefes

Sevgili Lupus;

Bugün sana çok yazmak istedim. Hayatta her gün bir şeyleri fark etmeye devam ediyor insan ve ben fark ettikçe kelimelere dokunup yazma ihtiyacı duyuyorum. Nerden başlasam anlatmaya içimden geçenleri bilemiyorum. Sadece başlamak lazım belki de...

Sevgili lupus çevremizdekilere lupuslu, acınacak biri gibi görünmeye başlıyoruz seninle tanıştıktan hemen sonra. Bazı etiketler yapışıyor üstümüze ve biz de alışıyoruz bu etiketlere. Ben bile artık sen varsın ve ne kadar güçlü olabildiğini bildiğim için çoğu duygumu frenleme ihtiyacı duyuyorum. Örneğin öfke ve üzüntü. O an hissettiğimde bu duyguları frenliyorum kendimi. Diyorum kendime zarar veriyorum boşver bu dakikaları bu saçma duygularla harcama... Sonra hiçbir şey olmamış gibi devam ediyorum hayatıma. Çevremdekilerle mutlu olmak istediğim içinde hiçbir şey olmamış gibi devam ediyorum günüme. Ama çoğu zaman bu yanlış anlaşılıyor ve ben de bir bakıyorum içime atmışım herşeyi ve başa dönmüşüz. Noldu o kadar meditasyona, kendini sevme metodlarına? :) Sonra yatıyorum biraz nefes ve meditasyonla kendimi suçlamaktan vazgeçip sevmeye başlıyorum. Bir gün var yaşadığımız bir de nefesimiz kendimiz. Harcamanın ne anlamı var o günü ve nefesi ve benliğimizi? Kaybedecek nelerim olduğunu çoğu insandan iyi bildiğim için belkide herşeyi kolaylıkla bırakıp yola devam edebiliyorum. Aynı yanlış yolda durup debelenmektense farklı yollara girip risk almak daha güzel.

Birçoğunuzun daha önce okuduğu yazılarımdan bildiği gibi boşandım. Toplumumuz için bir tabu olan konuyu yaşadım. Boşanmaktan çok korkulur, düzenin değişmesinden ve yeniliklerden. Ben hepsini yaşadım, çok acı çektim. Sonrasında aslında hiçbir şeyin o evliliği sürdürme çabamdan daha kötü olamayacağını gördüm. Bittiğinde üzüldüm ama hafifledim. Kime ne diycem korkum da çok oldu. Sonra insanlar zaten siz kendinizi kabul ettiğinizde onlarda sizi kabul ediyor bu konuyla ilgili. Mutsuz olduğumuzda ne kendimize ne de çevremize bir faydamız dokunur. Mutlu olduğumuzda da çevremizi aydınlatırız neşelendiririz. İşte özellikle lupus için hep mutlu hissettiğimiz yerde olmalıyız ve devam etmeliyiz hayata. Kim ne demiş neden demiş boşverin. Hiçbir şeyden korkmanın anlamı yok. Korku ve stresi boşverin bırakın sizi üzen şeyleri. Hak ettiğiniz mutluluk sizi buluyor siz hakettiğinizi düşündüğünüzde.

Her insan değerli. Değer verilmediğinde solup giden bir çiçek gibi... En önemlisi de kendi değerinizi unuttuğunuzda başlıyor. Kendinden çok şey vermemeli insan kendinden verdikçe elde birşey kalmıyorsa yine solup gidiyor. Neyse ki elimizde hala nefesimiz, günümüz ve benliğimiz var...

Teşekkürler hayat bana hergün bir yeni ders verdiğin için. Seni çok seviyorum.

16 Ağustos 2015 Pazar

Uzun Zaman Sonra

Merhaba Sevgili Lupus;

Mail kutum 44 tane mail gelmiş ve hepsi spam'e düşmüş. Facebooktan gelen mesajlarda spame düşmüş arkadaşlar. Herkese yazmaya çalıştım ama şimdilik buradan da söylemek istedim. "Kusurabakmayın bu gecikme için :)" Ben iyiyim :)

En çok gelen soru "Neden artık yazmıyorsun?" ikinci olarakta yeni lupusla tanışıp panikleyenlerin "Ne yapmamız gerekiyor? Ölecek miyiz?" sorusu :) Buradan genel olarak herkesin sorularına cevap vermeye çalışıyorum çünkü tek tek yazmak çok yorucu :) İlginiz için çok teşekkürler ama her zaman dediğim gibi ben bir doktor değilim ve birçok soruyu cevaplayamayabilirim. Burada deneyimlerimi sizlerle paylaşıyorum ve zaten yardımcı olabilceğim bilgileri yazıyorum.

"Neden yazmıyorsun?" sorusuna gelirsek :) Lupuscuğum yaz tatili verdi bana. Şuan haplarımı alıp her ay kontrole gidip kan veriyorum ve rahat bir hayat yaşıyorum. Keyfim yerinde imuran ve kortizona rağmen merak etmeyin. Bana birşey olmadı :) Hayat normale dönüyor her koşulda. Ben yazın tadını çıkarıyordum kısacası. Lupusta normale dönünce yazmayı da unuttum. Aslında mutlu ve iyiykende yazmak lazım. Herkese umut oluyor...

"Ne yapmamız lazım? Ölecek miyiz?" sorusu. Arkadaşlar kimse ölmüyor :) Sakin olun. Ayrıca bu hastalıkta en dikkat edilmesi gereken şey stres :) hayatımızdan çıkarmamız gerekiyor. Böyle yaparak kendinizi strese  sokup hasta etmeyin. Ben de ilk karşılaştığımda dünyanın sonu geldi sanmıştım. Yaklaşık 6 ay evden çıkmadım denemelerim oldu ama hep korkuyla karışık. Evden çıkmadım derken yani çıkıyordum ama hayattan kaçıyordum. Korkudan hiçbirşey yemiyordum bir kadeh şarap içmiyordum aman yorulmayım diye kendimi daha da yoruyordum, çevremdekilere saçma sapan davranıyordum. İlk gittiğim doktorların saçma sözlerini fazla ciddiye alıyordum vs..... Arkadaşlar hayat aynı hayat! Lupus bir son değil! Siz dünyadaki tek lupuslu hasta da değilsiniz ve ölmüyoruz merak etmeyin :) Lupuslu hastalar evlenirde çoçukta yapar. Herşey kontrol altında olduğu sürece hiçbir sorun yok. Lupusu değişim sürecinin başı olarak görün ve bir derin nefes alın.

Ben Lupusla ilk tanıştığımda ilaç kullanmıyordum. Hastalığım iyi gidiyordu. Çok ama çok dikkat ettim yememe, içmemem, uykuma vs. Süperdi herşey. Sonra birden stres başladı, hayatta herşeyi kafama takmaya başladım. Ağrılarda aynı zamanda geldi. Sonra ben o stres kaynağını tuttukça tuttum hayatımda birde baktım hastanedeyim. Organlarıma ulaşmış o kadar dikkat ettiğim lupus. O çok korktuğum ilaçlara başladım,. Korktuğum gibi olmadı :) şimdi hala o ilaçlar sayesinde ayaktayım, normal hayatıma döndüm. Bir kadeh içkimi de içiyorum, canımın çektiği şeyleri de yiyorum, sporumu yapıyorum, hayatımı mutlu yaşamaya çalışıyorum. Hayatta mutlu olun bir hayat var sadece ve o hayatı lupustan korkarak geçirmeyin. Hayattan kaçmayın. Dikkat edin kendinize ama soyutlamayın. Şeker az tüketin yapabiliyorsanız hiç yemeyin, kortizon kullanıyorsanız hiç tuz yemeyin, paket gıda kesinlikle yemeyin, tavuk organik değilse tüketmeyin aynı şekilde yumurta, cildinize organik olmayan kremler sürmeyin saçınıza da, bulamıyorsanız zeytin yağı sürün hepsinden iyi. Güneşe 11 ve 17 arası çıkmamaya çalışın. Birçok kişiden bu soru gelmiş sen nasıl çıkıyorsun diye. Ben bu saatlere dikkat etmeye çalışıyorum. Güneş kremi kullanıyorum her nekadar sevmesemde. Denize ya sabah erken ya da 5 ten sonra giriyorum. Spor yapın lütfen!! Ve Aşık olun, sevin ve arkadaşlarınızla sosyalleşin. Ne kadar kaparsanız kendinizi lupus o kadar sizi bulur :)



Tamam şimdi uyuycam sevgili lupus ve sevgili okuyucularım :)) Zaman zaman yazmaya çabalıycam. Yazmamın sizin için önemli olduğunu maillerden gördüm. Hepinize teşekkürler. Kocaman öpüyorum :) Hadi derin bir nefes alıp hayata merhaba diyin ve güzel rüyalar görün :)


3 Nisan 2015 Cuma

İyi ki doğdum

Sevgili Lupus,

30 yaşındayım artık. Zaman ne kadar hızlı ilerledi :) Seninle tanışalı  5 yıl olmuş. Hep 25 ve 30 yaşlarının dönüm noktası olacağını düşümdüm hayatımda. Gerçekten de oldu. 

25 yaşımda sen hayatıma girdin ve işimi, hayatımı bırakmamı sağladın. Hiç cesaret edemeyeceğim bir anda çıkmıştın yine karşıma. Sonra ben hayatımı kökten değiştirip Urla'ya taşımdım. Reklamcılığı, İstanbul'u ve Barcelona'yı bırakmıştım göz yaşlarıyla. 5 ay kadar boş duvara baktım. Nefes almak bile zor geldi o 5 ay... Ben Urla'yı sadece ailemin yaşadığı sıkıcı ve küçük bir yer olarak bırakmıştım İstanbul'a giderken. Nereden bilebilirdim beni mutlu edecek bir yer olduğunu :) Sonra Urla'ya ve kendime bir şans vermeyi seçtim. Yaklaşık 1 ay kadar ne iş yapabileceğimi düşümdüm. Hem kendi sağlığım için hem de hayat tarzıma uyduğu için pilates eğitmeni olmaya karar verdim. Yapmışken iyi bir hoca olayım dedim ve bir sürü eğitime katıldım, geliştirdim kendimi. Güzel, huzurlu, kendimi iyi hissedeceğim bir stüdyom olsun dedim ailemin de yardımıyla çok güzel bir stüdyo açtım. Sonra bir yıl içinde çevremde çok güzel ama çok çok güzel insanlar toplandı. Beni hiç tanımadan bana güvendiler, geldiler öğrencim oldular :) Sonra hep derler ya profesyonel iş yeri sahibi olmak için müşterilerinle arkadaş olma. Ben bu kuralı çok sallamadım. Benim için, profesyonellik çok güzel dostlarımın olmasıydı :) Gerçekten de Urla, bu dostlarım sayesinde  yuvam oldu :) 



Şimdi 30 yaşında bu güzel dostlarım bana çok güzel bir süpriz parti yaptılar. Bu yaşıma o kadar güzel başladım ki! Bütün tuttuğum bırakamadığım şeyleri de son yaşadığım lupus atağıyla hastaneden çıkışta bıraktım gitti 30 uma girmeden. Zaten gördüm ki mutsuzluğu tutmak her zaman gereksiz mutluluğa sarılmak varken. Her şeyin bir çıkış yolu var hayatta. Bittiğini düşündüğümüz yerden bir yol çıkıyor ve eğer şans tanırsak o yola herşey daha da güzelleşiyor. Kalbimi, ruhumu, bedenimi açtım 30 yaşımda bu yeni yola :) 30 yaşıma girmeden bir de kitap yazdım. Tüm içimdeki acıyı, öfkeyi, mutsuzluğu, korkuyu, kaygıyı bıraktım ben o kitapta :) Sadece mutlu ve huzurluyum.



Teşekkürler hayat
İyi ki doğdum ve tüm yaşadıklarımı iyi ki yaşadım. Bu öğrendiklerimi başka türlü öğrenemezdim :)

20 Mart 2015 Cuma

Mutluluk

Sevgili Lupus,

Şimdi, ailemle birlikte sanki o kötü günler hiç yaşanmamışçasına birlikte tatil yapıyoruz. Damarlarımda, kalbimde ve ruhumda o acıdan eser yok. Arada bakıyorum hissedebiliyormuyum diye? Yok!



Her şey gelip geçiyor, tüm acılar gerilerde bir yerlerde bırakılıp yola devam ediliyor. Sevgili okuyucularım, bazılarınız hastanede okuyor yazılarımı, bazılarınız yataklarında, belki de lupus olduğunuzu yeni öğrendiniz merak etmeyin gerçekten geçiyor :)) Tekrar  gülümseyebiliyorsunuz hatta kahkaha atabiliyorsunuz :))

Sonuç yine sevgili lupus sen haklıydın. Bırakamadığım yerden sen devreye girdin biraz zorla da olsa bıraktırdın bırakmam gerekenlerİ ve daha güçlü, mutlu devam etmemi sağladın hayatıma. Hayat güzel!! Yaşamaya değer her şey ve her an :)

Sevgiler

6 Şubat 2015 Cuma

Merkürdür, Satürndür, Dolunaydır derken

Sevgili Lupus,

Bu ara merkürdür, satürndür ve dolunaydır derken pek bir savruldum. Sanki vücudum küçük kristal renki toz parçalarından oluşmuşta bir rüzgar gelse esip savuracak beni ordan oraya :) Baktım ki savrulmaktan korkmayınca daha güçlü hissediyor insan kendini, ben de tamam dedim rüzgarda uçuşursa tanelerim o zaman ne güzel her parçam yeni bir şey keşfeder ve geri dönüp toparlandığımda yep yeni bir ben olurum :)




Sevgili lupusum bu ara biraz nefes aldırdın bana. İlaçlara da alıştıkça kendimi daha iyi hissediyorum. Aman ha nazar değmesin. Romanım bitti ama tekrar tekrar düzeltiyorum. Romanın en ilginç kararkteride sensin lupusum. Türkiyede az bilinen bu hastalığı kitabımda da yazdım belki birileri görür öğrenir ve lupusu yaşayan biri okur yalnız olmadığını hisseder.

Gerçekten seninle sonsuz bir birlikteliğimiz olduğunu öğrendiğimde çıldıracak gibi olmuştum ama sonra yavaş yavaş yalnız olmadığımı öğrenince korkum azaldı. Şimdi de facebook üzerinden bir sayfa kurdum oradan da düzenli olarak seninle maceralarımızı paylaşıyorum :) bu ara merkürdür, satürndür, dolunaydır az yazdım tabii ama olsun az hiçten iyidir :)

Güzel lupusum böyle devam bana çok sataşmada...

25 Ocak 2015 Pazar

Kafasız olmak

Sevgili Lupus;

Bu günlerde vücudumda kafam yokmuş gibi hissediyorum. Yazdığım kitap bittiği için belki de. Hastane rutinlerim devam ediyor, vücudum o nedenle yerinde durmak zorunda. Nerden kan alıcaklar vücudum da gitse? Alamazlar :) Kafamın olması pek işe yaramıyor zaten çok düşünmek yorucu...

Sevgili lupusum bu aralar beni çok rahatsız etmiyorsun. Ben de korkundan çok iyi davranıyorum kendime. Bakıyorum, seviyorum falan. Spor ile ilişkin çok değişik etkilerin ben spor yaptıkça azalıyor bunu fark ettim. Her gün düzenli sabahları ormanda yürüdüğümde genelde senin ve ilaçların yaptığı yorgunluğun etkisi kalmıyor.





Ayrıca bu ara o kadar çok salgın var ki! Hasta olmaktan çok korkuyorum. Neyseki vitaminler, düzenli açık havada yapılan spor ve dengeli beslenme sayesinde kendimi iyi hissediyorum.

Sadece dediğim gibi kafam uzaklarda bu ara. Yok gibi. Belki de bana rahat hissettirmek için bir süre kaçtı gitti.

Sevgili okurlarım da neden yazmadığımı soruyor :) Onlara cevap olarak yazıyorum bu yazıyı. Yazmak istedim ama işte kafam yerinde değildi. Mailleriniz beni çok mutlu ediyor. Sorularınıza cevap vermeye çalışıyorum ama bazılarına yetişemiyorum. İlginiz için gerçekten teşekkürler :)

Sevgiler

13 Ocak 2015 Salı

İsyan

Sevgili Lupus,

İsyanım var sana bugün. Ağız tadıyla depresyona bile giremiyorum senin yüzünden. Tam giricem bir korku geliyor acaba lupus bu güçsüzlüğümden yararlanıp geri gelir mi diye bırakamıyorum kendimi. Zorla kaldırıyorum yataktan yok yürüyüş yapıyorum, işe gidiyorum falan. Nasıl bir korku yarattıysan bende yataktan çıkmayıp bir depresyonu yaşayım diyemiyorum.

Bir de hasta olmaktan çok korkuyorum. Grip falan. Her yerde bir salgın var birde kimseye yaklaşamıyorum. Herkesi bir metre öteden selamlıyorum. Öksüren varsa sanki bana küfretmiş gibi bakıyorum. Hep psikolojimi bozdun sen benim :) ya alt tarafı grip ama işte lupus olunca hele de şimdi kullandığım haplar yüzünden geçmesi zorlaşıyormuş tehlikeliymiş. Ne demekse?

Hayatımı kökten birkaç kere değiştirdin. Sürekli acı çek öğren şeklinde bir yaklaşımın var da ben istemiyorm daha fazla acı çekmek falan. Kolay olsun hayatım... Gerçekten biraz kolaylaşsa olmaz mı? Dilediğim gibi düşünmeden yaşasam mesela çok mu?

Ya sevgili lupus bugün isyankarım sana karşı ama bir yandan da kabullenmişlik var. Garip işte napıcam :) Her zaman süper olamıyor insan. Denemeye devam her seferinde :))