28 Haziran 2010 Pazartesi

Kurabiye

Sevgili Lupus;

Şu iki gündür hayata çok kızgınım, özellikle de sana. Bütün planlarımı çıkmaza sürmen meselesi hala canımı sıkıyor. Alışacağım ama zaman lazım.

Bugün İzmir'de Yoga kurslarını araştırmaya devam ettim, homeopati yöntemiyle ilgili bilgi topladım. Ayrıca canım çok kurabiye çektiği için pekmezli kurabiye yaptım. Çoğu insan bu kortizon işine benim kadar dikkat etmiyor biliyorum ama karaciğere fazla yüklenmemek adına pekmez gibi meyve şekeri kullanmaya özen gösteriyorum.

Bu kurabiyeyi denemek isteyenlere ev kadını kıvamında kurabiye tarifi verebilirim diyerek bloğuma yazayım dedim :)



Bir Yumurta, yarım çay bardağı sıvı yağ, bir kaşık yoğurt, bir çay bardağı pekmez, iki avuç parçalanmış fındık içi, bir avuç kuru üzüm, kabartma tozu ve un. Bu un kısmına ben göz kararı karar verdiğim için miktar yazamıyorum :) Buradaki bütün malzemelere göz kararı karar verdim değiştirmek serbest :) Malzemeleri karıştırın sonra yuvarlak yapıp yağlamış olduğunuz fırın tepsisine koyun sonra üstlerine fındık ya da ceviz ya da bağdem koyabilirsiniz. Acayip lezzerli oluyor cidden :)) Afiyet olsun!


Bende de iyi ev kadını olurmuş!

Daha iç açıcı yazılar yazmam dileğiyle :)

26 Haziran 2010 Cumartesi

Arkadaşlar önemli :)

Sevgili Lupus;

Ben daha önce de anlatmıştım senin yüzünden İstanbul'da hayatım çok karışmıştı. Aldığım haplardan mı atak mı bilemeden kendimi acilde kortizon vurulurken bulmuştum. Ailemden çok uzakta, bu konuyla ilgili doktorum beni azarlamışken çok çaresiz öyle ağlıyordum. Yalnız olduğumu düşünüyordum ama değilmişim...



İstanbul'da kızarmaya başlar başlamaz herşey çok hızlı gelişti :) İlk kızardığımda Nevin beni aldı götürdü acile birkaç kan testi yapıldı ertesi günü beklemem istendi. Ertesi gün daha fenayım nefes alamıyorum, tahliller elimde doktor teşhis koyamıyor öyle kalakaldım. Acil önünde beklerken Aşkın ayağında topuklular tıngır mıngır geldi "Birşey olmayacak Ezgi sakin ol" dedi. Bir süre sonra bir kortizon iğnesi işi çözdü artık yutkunup nefes alabiliyordum. Taksiyle eve vardık, Çiğdem panik halinde işten izin almış elinde bir sürü meyve resmen manavı satın almış geldi. Kurulmuş pilli bebekler gibi. Habire bişiler yıkayıp yedirmeye çalışıyor. Gazeteci kimliğiylede İstanbul'da randevu alınması çok zor bir doktordan panik halinde yalvararak randevu almış. Tabbi doktor bizim gibilere alışık biz daha duruma alışmadığımız için biz korkuyoruz :) Baktılar yüzüm iniyor ben rahatlardım nefes alıyorum, başladılar vücut falı bakmaya. Çiğdem diyor boynunda çocuk görüyorum süper fal bakılıyor bu kızarıklarla ben gülmeye başladım iyice bir rahatlık çöktü. Akşama doktora göründük, teşhis koyamadı yani emin olamadı alerjik reaksiyonda olabilir veya Lupus atağıda olabilir dedi.  Beni Çapa'ya süper bir dermotoloğa yönlendirdi bazı testler için.

O akşam kızlar beni ikna etti Aslıların evine yemeğe gittim. Tuzsuz balık yedim afiyetle :) Kortizon alıyorum ya ekmeğim bile tuzsuz. Millet asker kesildi başıma aman ha tuz yok diye. Bir  özel ilgi çok şımarttılar :)) Akşamı biraz zor uyudum yatakta dönemiyorum her yerim kaşınıyo acıyor. Geçmicek sanırım bu çile dedim kendi kendime. O anda insana hep kırmızı kalacak gibi geliyor ama şimdi indi kızarıklıklar rahata çok çabuk alıştım hatırlamıyorum bile. Aman hatırlamayayım bir daha da :)

Haftasonu girdi araya yapacak bir şey yok tek çare kortizon hapları. İçtim pazartesi gelsin diye bekledim. Pazar akşamı yine Aslılardayım ama bu sefer dışarda tuzsuz balık sefası yaptık :) Kesene bereket Aslı sana gel İzmir'de alasını yedireceğim :))

Sabah Aşkın, Ayşen, ben hastane yollarında. Çapa'ya vardık ama orası nasıl bir yermiş kalabalık yürünmüyor, su alınmıyor çok fena çok... Neyse dermotoloji bölümüne gittik doktor "Kızım ne olmuş sana" dedi. Ama işin komiği içerde 6 öğrenci beni inceleyip yorum falan yapıyor. Kendimi çok garip hissettim denek insan :) Biyopsi yapmak lazım dedi bir de 2 gün sonra bir daha gel dedi. Tamam dedik taksiyle eve döndük ama kızlar çok komik güneş görmeyim diye kendilerini siper ediyorlar halimiz bayağı komikti. Ah az daha unutuyordum biyopsi maceramızı. Doktor biyopsi yaparken yanına Ayşen'i yardımcı aldı. Ayşen taktı eldivenleri bayağı kırk yıllık hemşire gibi davranıyor çok ciddi. Aşkın'ın yüz bembeyaz oldu :)) Ayşen elinde biyopsi ordan oraya koşuyor bırakmak için ama yok öğleden sonraya kaldı kapanmış. Bir de hasta bakıcımız var evlere şenlik adam tam komedi filmlerinde gördüğümüz kapıcı hastabakıcı kıvamında oraların hakimi! Neyse Ayşen kırk yıllık hemşire kıvamında elinde biyopsi bizi öğrenci kantinine oturtuyor kendi gidiyor yine parçayı vermeye. Çilemiz 2 de bitiyor. Eve varıp yine balık yiyoruz. Ben balıktan hiç bıkmam hala tuzsuz balığa devam :)





Çarşamba oluyor. Bu sefer hastaneye Ayşen ile ben gidiyoruz. Ayşen yine çok profesyonel :) Doktor bu seferde DİF istiyor. Yani yine parça alınacak yapacak birşey yok artık alışmış bir şekilde parça aldırıyorum. Ayşen'de alışmış bir şekilde o parçayı teslim ediyor. Bu sırada yine öğleden sonraya kalıyoruz neyseki hastanenin karşısında bir lokanta tuzsuz şehriye çorbası yapıyor bana da aç kalmıyorum :)) Eve dönüyoruz Nevin'in doğum günü ben hediye almak istiyorum ama çok yorgunum kıpırdayacak halim yok. Ayşen elinde telefonu gidiyor çiçekçiye resim falan çekiyor çiçeği alıp geliyor. Yani süper kahramanımız yorulmuyor :)

Bir de eklemek istiyorum beni sağolsunlar güneş batar batmaz hep parka, sakin yerlere götürüyorlardı. Aslı ve Yasemin'de bu gruba dahil oluyordu. Mujo ve Nevin'de her günümü kolaylaştırıp güzelleştirdi. Ailemin eksikliğini hiç hissettirmediler. İnsanın arkadaşları olması böyle güzel birşey. Kızlar hepiniz sağolun varolun!!

25 Haziran 2010 Cuma

Yeni daha yeni bilgiler

Sevgili Lupus;




Lupus hastası olarak almamız gereken bazı vitaminler vb şeyler varmış. Bunları önem sırasına göre sıralayacağım.




1) Kalsiyum ve magnezyum


2) Sistein


3) Metiyonin


4) Lizin


5) Proteolitik enzimler.




Ben bunları hangi besinlerden alabileceğimizi araştırıyorum. Hepsinin kapsülleri varmış fakat bence bu kadar fazla hap içmek bitkiselde olsa çok garip olur :) Ben haplardan kurtulmaya çalışıyorum!




Örneğin Kalsiyum'u süt ve süt ürünlerini çok kullanmamam gerektiği için soya fasülyesi, soyadan yapılma bir tür peynir, fıstık, ceviz, lahana, brokoli, sardalya ve alabalıktan alabiliyormuşum.


Magnezyum için: Ispanak gibi yeşil sebzeler içerdikleri klorofilin yapısında magnezyum olduğu için iyi birer magnezyum kaynağıdır. Ayrıca kuru yemişler , tohumlar ve tüm hububatlar magnezyum içerirler.Ayrıca muz, avakado, kakao, dil balığı gibi yiyeceklerde magnezyumun önemli kaynaklarındandır.


Metiyonin içeren yiyecekler meyveler, et, sebzeler, fındık ve baklagillerdir. Ispanak, yeşil bezelye, sarmısak, bazı peynirler, mısır, antep fıstığı, mahun cevizi, fasulye ve tofu zengin oranda metiyonin içerirler.


Sistein;Et,yumurta gibi yüksek protein içeren hayvansal gıdalarda,buğday,brokoli,sarmısak,soğan,kırmızı biberde bulunur.

Lizin; Bütün tahıllarda ve baklagillerin birçoğunda bulunur. (bakla, bezelye, fasulye, mercimek, soya fasulyesi…) özellikle yulaf, lizin açısından zengin bir tahıldır. Balıklar da lizin açısından oldukça zengindir.

24 Haziran 2010 Perşembe

Önemli bir bilgi daha

Sevgili Lupus;




Bir arkadaşım bana çok önemli bir bilgi gönderdi. Bu bilgiyi herkesle paylaşmak istiyorum. Bu bilgi ekşi sözlükten multipl skleroz başlığında 95. yorum.




"eskiden ms'dim. hayatıma giren, ancak ilginç şekilde hayatımdan çıkan hastalık. bu cümleyi kurabilen kaç kişi var bilmiyorum ancak benim için durum bu. 4 yıl önce ms tanısı almıştım, 3 senedir iğne tedavisi görüyordum. bu tedaviler sırasında anafilaktik şoklar geçirdim, cildimde yaralar açıldı. zaman içinde kendimi daha kötü hissetmeye başladım, ms'in ilerlediğini düşündüm. oysa...

ankara üniversitesi biyoloji bölümünde doktora yapmaktayım. danışman hocam prof. dr çetin ile keneler üzerinde yaptığım araştırmalar sonucunda türkiye'de çok az olduğu düşünülen lyme hastalığının aslında çok yaygın olduğunu ancak yetersiz labaratuvar imkanları ve doktorların bu hastalığı göz ardı etmesi nedeniyle lyme hastalarına yanlış teşhis konduğunu gördüm. daha da ilginci lyme hastalığı beyindeki lezyonlar dahil olmak üzere ms hastalığını birebir taklit edebilen tuhaf bir hastalıktı. kenelerden bulaşıyordu, ancak ms benzeri görüntüyü bulaştıktan 20-30 yıl sonra gösterebiliyordu. acaba bende de lyme olabilir mi düşüncesi ile bu hastalığı dah aayrıntılı şekilde araştırmaya başladım ve nihayetinde test yaptırmaya karar verdim. 5 yaşımdayken yapışan kenenin 30 yaşımdayken bana bu sıkıntıları yaşatacağına inanmak zordu. ancak test yaptırdım ve sonuç pozitif çıktı. ms hastası değildim, lyme hastasıydım. 25 sene önce yapışan kene yüzünden senelerdir yanlış tedavi görüyordum. hatta bu tedaviler nedeniyle ölümden dönüyordum.

yakın zamanda hastanede antibiyotik tedavisine başlanacak. bir kaç ay içerisinde sağlığıma tamamen kavuşacakmışım. daha da ilginci çevremdeki diğer ms hastalarını da bu testi yönlendirdiğimde, tek lyme hastasının ben olmadığımı gördüm. şu anda ms hastaları yoğun şekilde lyme testi yaptırıyor ve ciddi bir kısmı benim gibi tedavi olabilecekleri bir hastalığa sahip olduklarını öğreniyor.

kim derdi ki akademik araştırmaların sonucunda ömür boyu taşıyacağımı düşündüğüm bir hastalıktan kurtulacağım. kim derdi ki kendimi kurtarmakla kalmayacağım, bir çok insanın kaderinin değişmesine ön ayak olacağım. sağduyulu doktorlar verdiğim bilgilerin ardından tüm türkiye'deki ms hastalarının lyme testi yaptırması gerektiğini söylemeye başladılar.

dahası bu lyme denilen hastalık sadece ms'i değil, romatizmayı, fibromialjiyi, als'yi, lupus'u, kalp hastalıklarını taklit edebiliyor. eğer hatırladığınız bir kene geçmişi varsa ve bu hastalıklardan birine sahipseniz mutlaka test yaptırın. kene geçmişiniz yoksa bile (başka bulaşma yolları da var) eğer bu hastalıklardan birine sahip olmanıza rağmen sıradışı semptomlarınız ya da içinizde bir şüphe varsa mutlaka bu testi yaptırın.

yapılması gereken test kronik aşama için western blot (borrelia burgdorferi) testidir. elisa testinde sonuç alınamamaktadır.

doktorlar bu araştırmalarımın sonuçları uyarınca hastalarını yönlendirmeye başladılar, ancak siz de, geç kalmamak adına bu testi yaptırıp sonucu ile önce kendinize sonra doktorunuza sürpriz yapabilirsiniz.

dipnot : bu bilgiler önümüzdeki günlerde çeşitli medya kuruluşlarında ve bazı bilimsel dergilerde yer alacaktır."

Yeni bilgiler

Sevgili Lupus;




Kitaba devam ederek biraz daha yararlı bilgi topladım. Bu senin pek hoşuna gitmeyecek belki ama yine çok faydalı bilgiler.






1) Lupus'un belirtilerini göstermesinde %10 etken olarak bazı ilaçlar var.
Bu ilaçlar: PRONESTYL (PROCAİNAMİDE) : ARRHYTHMİAS hastalığının tedavisinde kullanılır.  ( kalbin normal ritimde çalışmadığı hastalık)

- APRESOLİNE (HYDRALANİZE) : Yüksek tansiyonda kullanılır.

- INH ( ISONİAZİD) : Tüberküloz tedavisinde kullanılır.

Diğer ilaçlar : penisilin , antibiyotikler , SULFA, BETABLOKERLER, TRİCY ANTİDEPRASYONLAR ve doğum kontrol haplarını da sayabiliriz. İlaç kullanımı kesildiğinde görünen etkilerde kaybolur.




2) Yiyeceklere karşı alerji testi yaptırmak yardımcı olabilirmiş. (Bunu en kısa zamanda yaptırıcam)


3) Lupus hastası birçok insanda aynı zamanda renauld hastağıda görülmekteymiş.


4)DHEA Terapi diye bir yöntem varmış ve bu Lupus tedavisinde kullanılıyormuş. Bununla ilgili bir araştırma yapıp herkesle paylaşıcam ama bir fikri olan varsa lütfen söylesin.


5) Radyasyon tedavisi de yeni ve deneysel bir tedavi çeşitiymiş.





23 Haziran 2010 Çarşamba

Son Dakika

Sevgili Lupus;


Şimdi öğrendim ki bu seferki atak sandığım ve benim hayatımı felç eden durumun nedeni doktorumun bana iyileşmem için verdiği haplarmış. Hayat ne komik!



Bir doktora gidiyorsun sana iyi olman için bir hap veriyor. O haplar yüzünden birden bire kızarmaya başlıyorsun, sonra boğazın şişmeye başlıyor nefes alamıyorsun. Bunun için bir doktora gidiyorsun ve doktor sana atak geçirebilme ihtimalinin bulunduğunu ve romotoloji bölümündeki asıl doktorunu aramanı söylüyor. Sen de kalkıp o çok güvendiğin doktorunu arayıp yardım istiyorsun. Adam sana dünyanın merkezi değilsin, en önemli hastalık sende yok gibi şeyler zırvaladıktan sonra telefonu hiçbir tavsiyede bulunmadan kapıyor. Sen çaresiz acilde bekliyorsun.

 Yine binlerce kere teşekkürler babamın arkadaşı Ando telefonun diğer ucundan bana verdiği bilgilerle o an çok yardımcı oldu. Hemen bir kortizon iğnesi vuruldum. Daha sonra İstanbul'da başka bir romotoloğa gittim ve bir süre inceledikten sonra kortizon haplarına başlattı. Sonra Çapa'da dermotolojide iki kere parça alındıktan sonra İzmir'e döndüm. Şimdi öğreniyorum ki hayatımın felç olması aldığım hapların nedeniymiş. Hapın bana yaptığı şeyleri yok etmek için şu anda kortizon kullanmamda trajikomik birşey. Doktorlar bizi Lupus konusunda ne kadar umursuyor?

Umarım aradığım romotoloğu en kısa zamanda bulurum ve beni bu hastalık konusunda daha iyi bilinçlendirebilir. 

Şu anda aldığım kortizon hapları yüzünden uyuyamam ve hayatımın başka yönlerinin felç olması ama aslında bu ilaçları bir hiç için kullandığımı öğrenmek benim bu hastalık ve ilaç konusundaki düşüncelerimi sarstı. Yani Lupus'un birçok cinsi var ve her cinsi için aynı ilaçların kullanılması ve doktorların Türkiye'de bu konu hakkında çok yetersiz bilgilerinin olması beni daha çok geriyor. 

Neyse sevgili Lupus sen istemesende ben bunu da atlatıcam :)

Yararlı Bilgiler

Sevgili Lupus;

Bugün sızlanmayı bırakıp seni yenebileceğim yeni şeyler keşfediyorum. Dün gece haplar yüzünden yine uyuyamadığım için süper bir kitaptan Lupus ile ilgili yararlı bilgileri türkçeye çevirdim. Herkese sadece sızlanan bir insan olmadığımı aynı zamanda faydalı şeyler yapabileceğimi kanıtlayacağım:)) 

Öncelikle yine ablam Özge sağolsun bana süper bir kitap önerdi kitabın adı "Nutritional Healing"Kitabı açtım ve bana şu ana kadar doktorların verdiği bilgilerden daha çok bilgi verdi. Sağolsun şu ana kadar bu konuyla ilgili gittiğim doktorların ağzından cımbızla laf alınıyor.

Şimdi bilgiler. Bu bilgiler seni yenmemi sağlayacak sevgili Lupus! 



1) Yağ, tuz, hayvansal gıda, süt ürünleri, kırmızı et, kafein, turunçgiller, paprika, tütün, şeker içeren gıdalar. Bunları mümkün olduğunca az tüketmem gerekiyor sevgili Lupus. Özellikle şekerli gısa kısmı moralimi bozdu ama napalım ayda bir  pasta ve kahve adama birşey yapmaz sanırsam :)



2) Yağ olarak zeytinyağı tüketmek gerekiyormuş. Bir Egeli olarak zaten hep zeytinyağı yiyorum :)

3)Yumurta, sarımsak, soğan, kahverengi pirinç, yeşil yapraklı sebzeler, balık, yulaf ezmesi, asitsiz meyveler, tahıl yararlı.

4) Taze ananas yararlı ama konserve olmayacak :) 

5) Lifli gıdalar yararlı.

6) Doğum kontrol haplarından kaçınmak gerekiyor.

7) İlginç bir madde ben çok şaşırdım. Florasan ışığı kötü geliyormuş. Florasan ışıklarını kaldırmak gerekiyormuş!

8) Güneş kremsiz sokağa çıkmak büyük hata! Hatta mecbur kalmadıkça güneşe çıkmamak gerekiyormuş.

9) Soğuk algınlığı olan, grip gibi insan topluluklarından uzak durmak gerekiyormuş.

10) Demiri besin olarak almak daha doğruymuş. Üzüm gibi gıdalardan.

11) Makyaj ve bakım ürünlerinde doğal, antialerjik ürünler kullanmak iyi olurmuş. 

Şimdilik bir kısım bilgi, ama kafamı topladığımda daha yazacağım bu konuyla ilgili. 

Bu arada işe iyi yanından bakarsak böyle beslenirsem manken fizikli bir insan olacağım kesin :)



Umarım beni bugün rahat bırakırsın sevgili Lupus!

22 Haziran 2010 Salı

Karman çorman


Bu bloğu yazmanın kolay olacağını düşünüyordum. Bu aralar yine keyifsizim. Saçma sapan haplar kullanmanın doğru olmadığını bilsemde bilgisizlik yüzünden muhtaç olduğum için kullanıyorum. Çok uzun ve devrik bir cümle olsada ben bu blogta istediğim yazım yanlışını ve cümle bozukluğunu yapabilirim gibi geliyor. Nede olsa benim bloğum. Haplar biraz sinir yapıyor bu doğru :) Sinirim nedensiz değilmiş ama cidden hayata kızgınım. Ulan neden bana ümit verip sonrada herşeyi tepe taklak ediyorsun hayat??

Benim bir hafta önce bir işim, hayallerim daha birçok şey vardı. Şimdi işler hiç beklediğim gibi değil. Birden hayallerim yok oldu nedeni sevgili Lupus. Şimdi sevgili Lupus sen ne kadar hayatıma bana sormadan da girsen biraz daha anlayışlı olman gerekmezmiydi? Kibar olabilirdin mesela.  Bir rahat bırak bu kız biraz mutlu olsun ama yok illa en olmadık yerde karşılaşacağız seninle!

Bu bloğu yeni yazmaya başladım ve ciddi olmak isterdim ama artık bir kere daha Lupus tarafından yenildiğime göre  ciddiyette ne gerek var?  Ben daha yolun başında olduğumdan böyle reaksiyon vermem doğalmış, alışırmışım :) Ama nasıl alışılır yasaklarla yaşamaya. Doktor kabullenirsin zamanla ve yaşarsın diyor. Herşey bu kadar basit mi? Yeterince bilgi alamamak beni daha çok delirtiyor. Neden hiçbir doktor bak bu hastalık böyle birşey hayatında şunları yaparsan herşey düzene girer. Yok alışırsın zamanla merak etme diyorlar.




Biliyorum dünyadaki en önemli hastalığa sahip değilim, şimdiye kadar çok büyük bir atakta geçirmedim ama bana göre şu andaki durumum hayatımı etkiliyor ve benim için önemli. Bir Lupus hastası bu yazıyı okuduğunda bu kız ne görmüşki diyebilir ama benim için çok şey gördüm. Herşey göreceli zaten hayatımızda. ilerleyen günlerde ben de diyebilirim ki amma da büyütmüşüm diye ama şimdilik büyütmeden duramıyorum. Biliyorum psikoloğa gitmem gerek belkide ama şu anda hemen sonuçlanmayacak bu duygular.

Aslında bu yazıya hiç böye şeyler düşünerek başlamamıştım. Organize etmiştim fikirleri ama dedim ki dürüst olayım yazmak iyi gelir. Geldi mi bilmiyorum ama en azından içimdekileri boşaltmama yardım etti. Hatta kendimle bu yazıyı yazdığım için dalga geçiyorum :) Okuyunca saçma geldi ama silmiycem :)

18 Haziran 2010 Cuma

İlk tanışma



İlk tanışmalar güzel olur sanırdım ama benim Lupus ile ilk tanışmam pek güzel değildi. Hayatımı değiştirme kararı alıp İstanbul'a gelmiştim. Cihangir'de bir işe başlamıştım. İşe sadece iki gün dayanabildim ve ani ateşlenmeyle Lupus ile tanışmam bir oldu.

Hikayeye biraz başından başlamak lazım. Ben geçen Temmuz ayında, bir yıl Barselona'da yaşadıktan sonra mezuniyetimi tamamlamak için Türkiye'ye döndüm. Oldukça stresli günlerin ardından mezuniyetimi tamamladım. Bir yandan da Barselona'da bir master programına başvurmuştum. Kabul edildim ve gitmek için hazırlıklara başlamıştım. Gitmeden genel bir kan tahlili yaptırmak istedim. Kan tahlillerim çıktı ilk önce tiroit hastalığım olduğunu öğrendim. Sonrası zaten hep hastalık... 

Tahlilleri aldığım gün pek önemsememiştim tiroit o kadarda önemli bir hastalık değildi ama sonra başka şeylerde çıktı ve ben 9 ay İzmir'de ailemin yanında kalmak zorunda kaldım. Aslında bu zorunluluk hoş bir tatil oldu benim için. 9 ayın sonunda çevreden "EE ne yapacaksın artık?" sorularından bunalmaya başladığım için ilk önce master programlarına baktım, sonra dedim ki İstanbul'a gidip biraz çalışayım sonra da karar veririm hangi ülke ya da şehirde olacağıma. Bu sırada birkaç yere başvurdum ve en sonunda cevap almaya başladım. İstanbul'a görüşmeler için gittim. Bu sırada da bir iş teklifi daha aldım eğer diğer beklediğim iş olursa bunu bırakacaktım. Çalışmaya başladım her şey güzel gidiyordu ama sadece 2 gün. 2. günün sonunda eve bayılacak gibi geldim yatağa attım kendimi. Arkadaşımın annesi eve geldiğinde beni yatakta ateşli bir şekilde buldu. Gece  hastaneye götürmeye çalışmalarına rağmen gitmedim. Sadece ateşimin düşmesini bekledim birşeyler yiyerek ilaç aldım. Bana göre ya üşütmüştüm ya da geçirdiğim ameliyatta bir sorun vardı. Hemen İzmir'e dönmeyi düşündüm. Ertesi günü iş görüşmem vardı ve ben kendimi çok iyi hissediyordum. İş görüşmesine gittim her şey iyi geçti 1 Haziran'da yeni işime başlayacaktım o zamana kadar 2 haftamı İzmir'de geçirebilecektim. İzmir'e döndüm İzmir'de de 1 günü hiç hatırlamıyorum çok ateşim çıktı yataktan kalkamadım. Ertesi günü ilk kendi doktoruma gittim ama ameliyatımla ilgili bir şey yoktu. Daha sonra bir dahiliyeciye gitmem gerektiğine karar verdik ve babamın arkadaşına gittik. Hemen birkaç kan tahlili yapıldı ve bir akciğer filmi çekildi. Akciğer filmim normaldi. Ertesigün kan tahlillerim çıktı ve babamın arkadaşı benim Lupus teşhisimi koymuş oldu. Babamın arkadaşı olmasaydı bu iş daha çok uzardı bundan eminim çünkü daha önce Romotolog'a gitmiştim ve kan tahlillerimde "ANA pozitif" görülüyordu ve yanaklarımda kelebek şeklinde kızarıklık vardı. Bunları gören romotolog bana başka testler yaptırmamış ve 6 ay sonra gel demişti. Ben de herşeyin normale döndüğünü ve hayatıma başlayabileceğimi düşünerek İstanbul'a gelmiştim.

İlk teşhis kondu hemen çevreden Profesör araştırıldı ve ben bir tanesine gittim. Her şey çok hızlı oldu ben daha Lupus'un ne olduğunu bile bilmiyordum ya da ne kadar ciddi olduğunu. Gittiğim üniversite doktoru orada da testlerimi tekrarladı ve bana hayatıma devam edebileceğimi söyledi. Dikkat etmem gerekenlerin bir kısmını öğrendim ve bir reçeteyle doktordan kafam karışık çıktım. Bu hastalığın öldürebileceğini ama rahat olmam bekleniyordu benden. Kafam gerçekten karışmıştı. Öldürücü bir hastalık olduğunu söylemek bu kadar kolaymış gibi bir yandan da benden sakin ve rahat olmamın beklenmesi. Sanırım herkes delirmişti. Bana günde iki tane bir hapa başlandı. Bundan önce kimse retina kontrolü olmamı söylememişti ama ben internetten okuduğum bilgiler sayesinde retina kontrolümü ilaca başlamadan yaptırdım. Sonrasında işe başlayacağım günü ailemin yanında sakin sakin beklemeye başladım. Bu sırada internetten saçma sapan yazılarak okuyarak felaket teorileri kuruyordum. Eğer yeni öğrendiyseniz sizde hastalığınızı benim gibi okumayın bırakın sizin yerinize birileri okusun size olumlu yanlarını söylesin :) Benim ailem sağolsun özellikle ablam benim için bunu yaptı.