Bu dönem kendime döndüm. Düşündüm, nefes aldım, durdum, sadece baktım, sonra yine nefes aldım... “Sen ne demek için geldin yine?” Kesin bana bir şey söylemen gerekti ondan geldin. Sana bir sır vermek istiyorum. Bana bir şey anlatmak için vücuduma zarar vermen gerekmiyor. Ben seni dinlerim, dertleşiriz ama bunun dışında belalı bir sevgili gibi hayatımı darma duman edip bir şeyler anlatmaya çalışmanın ikimize de faydası yok. Daha önce de demiştim bazen her şeyi doğru da yapsakta (Beslenme, hayat, egzersiz). Bir şeyler ruhen yanlış olduğunda çıkıyor bu hastalıklar. Eskiden asla ifade edemeyeceğim şeyleri ölümün kenarına geldiğimde bağıra bağıra haykırmıştım. O zaman cidden bana çok şey öğrettin. Ben önemliyim, kendimi seviyorum ve her durumda kendimi düşünmem lazım.
Dün yine bir meditasyon sırasında bir aydınlanma geldi. Birkaç aydır insanların dertlerinin içine çok düştüm. Ben anlatmaya çalıştıkça daha da nefesim tükendi. Sonra küsenler oldu, gidenler oldu, trip yapanlar oldu. Nedir bu kendimi anlatma çabam? Neden anlaşılmamaktan bu kadar korkuyorum? Nolur yanlış anlaşılsam? Beni tanıyan beni yine de anlar. Ne gerek var ikna çabalarına, herkes kendi hayatını yaşar. İyi olmak istemiyorsa bırak iyi olmasın, çıkarmaya çabalama demek ki onun da o yolda öğreneceği şeyler var. Sonra ikili ilişkilerde karıkoca arasına asla girmem. Yorum bile yapmam. Burda önemli olan insanların beni arada bırakması ya da kızması, küsmesi değil. Önemli olan anlaşılmamaktan bu kadar korkmamak. Ben çocukluğumda ya da ergenliğimde ne yaşadım bilmiyorum ama sanırım orda böyle bir his oluşmuş hala boğazım parçalanacak gibi hissediyorum bu durumu düşündükçe. Aman insanlar da beni olması gerektiği gibi anlayıversin. Ben kendimi anladıktan sonra. Bu durumu böyle anlatmak birinci adım. İkinci adım bunu uygulamak. Herkese karşı kocama, aileme, arkadaşlarıma kendimi yanlış anlatma korkusunu bırakıyorum haydi bakalım...
Onun dışında akut dönemlerde beslenme önemli arkadaşlar. Yumurta, gluten, keçi (yoğurdu ve peyniri) harici laktoz hayatımda yok şuan. Ev bir sürü ürünle dolu her gün deney yapıyorum :) Yeni tarifler güzel oluyor. Et duygusal olarak kötü olmadığım sürece oğlak ve kuzu yiyorum. Çoğu zaman kötü hissedip yiyemiyorum ama yemem gerekiyor. %75 çiğ sebze meyve tüketiyorum. Deniz balığı yiyorum. Her sabah aç olarak kereviz sapı suyu içiyorum. Nefes terapisine gidiyorum. Meditasyon yapıyorum. Onun dışında altrnatif tıbba açık bir doktor buldum ama hala hastaneden bir prof bulmam gerekiyor. Bu doktorla şimdi vitamin değerlerime bakıyoruz. Kafama göre vitamin kullanmayıp, beslenmemi de ona göre planlayacağız.
Şimdi ben bu kadar farkında atlatıyorum bu dönemi ama yine de ilaç lazım olursa onunla da savaşmıyorum. Daha önce kullandım yine kullanırım. Sadece elimden geleni yapmak istiyorum. Ben bu hayatta ne istiyorum yine ona bakıyorum. Nerede tıkandım onu görmeye çalışıyorum.
Sevgili lupus sana da çok içten söylüyorum. Ben vücudum zarar görmeden de anlayabilirim ne anlatacaksan. Seni dinlerim. Artık hayatımdaki değişimler için sana ihtiyacım kalmadı zaten her şeyi değiştirebilme gücüm var. Her şeyi söyleyebilme... Artık gidebilirsin. Kendimi senden özgürleştiriyorum. Hadi tatlış lupus bir daha görüşmemek üzere hoşçakal....