Sevgili Lupus;
Sana neden bunca zaman yazamadım ya da zaman zaman yazmaya ara veriyorum anlayamadım. Hep aklımdasın, tam unutacak gibiyken birşekilde tekrar hayatıma giriyorsun. Doktorla ilgili sanırım şanssızım yani daha çok iyi bir lupus uzmanıyla karşılaşamadım. Herşeyden önce keşke biraz hasta psikolojisini bilseler diyorum kendi kendime. Bazen azarlanacağımı düşünerek kafamdaki çoğu soruyu soramıyorum. Neyse artık kafaya takmamayı öğrenmek lazım. Sadece benim için önemli olduğunu düşündüğüm soruları rahatça sorabileceğim ve gerektiğinde ulaşabileceğim bir doktora ihtiyacım var. Umarım yakında o doktoru bulurum.
Doktor haricince iyi gidiyorum. Mesela Kotizonu hayatımdan çıkarıyorum. Baştan beri doktorun imkansız dediği şey gerçekleşiyor ve ben bunu baştan beri biliyordum. Lupus hastalığı bir etiket ve bu etiket zamanla kalkacak. Yani ben çoğunun garip bulduğu bir yoldan iyileşmeye karar verdim ve şansımda iyi gitti çünkü çok ağır bir lupus hastası değildim. Sevgili lupus seninle sakin sakin uğraşmaya devam.
Sevgili Lupus herkese söylüyorum bir kere daha söylemek istiyorum. Yediklerimize dikkat edersek, stresi hayatımızdan çıkarıp düzenli olarak pilates veya yoga ya da herhangi bir spor yaparsak seni yenmeya çok yardım ediyor. İlaçlarda yardım ediyor, doktorlarda yardım ediyor ama ilk önce biz kendimize yardım edelim yaşamımıza dikkat ederek. Söylemesi yapmaktan zor kendimden de biliyorum ama denemekte fayda var. Sonuçta Lupuscuğum seninle birlikteliğim çokta uzun bir süre değil ama yinede her deneyimimi bu blogta paylaşmak istiyorum.
Teşekkürler
Sevgiler
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder