Sevgili Lupus,
İki hafta önce hayatımdaki bazı şeyler değişmeye başladı. İlk başlarda çok canım yandı ama sonra değişimin karşısında durmanın gereksiz ve yorucu olduğuna karar vererek değişim nehrinde akıntıya kapıldım. Kalbim değişiyor, ruhum değişiyor en önemlisi de hislerim değişiyor kendime ve çevremdekilere karşı. Değişmek sanırım hiç bitmeyecek bir serüven ve hayatta değişmeye direndikçe aslında daha çok yorulduğumuzu geçen bu iki haftada biraz daha anlamaya başladım. Eski ben olup olayları kontrol etmeye çalışmak istedim. Hem benim için hem de karşımdaki için yapabileceğim en kötü şey olduğuna karar verdim ve her seferinde aynı şeyi yapıp farklı bir sonuç elde etmem mümkün olmadığından bu sefer bırakmaya ve gözlemlemeye karar verdim. Bu sürede de okuduğum kitaptaki meditasyon kısımlarını yapmaya başladım.
Kendimle ilgili bu kadar çok şeyi kabul edip, affedip bırakmak oldukça yorucuydu. Ne çok şey biriktirmişim derinliklerimde. Azmettim:) 2 saatten fazla günlük meditasyonlar yapıp derinlere inmeyi başardım. Olumsuz duygu ve düşüncelerimi çıkardım o derinliklerden ve gönderdim :) Evet gönderdim kurtuldum, yerine de daha güzel mutlu duygular koydum. İçim bir rahatladı anlatamam :) Yalnız kalmaktan korkmuyorum artık kendimle de mutlu olabildiğimi biliyorum. Hatta bunun nasıl bir his olduğunu anlamak için bugün kendimle randevum vardı. Gerçekten gülme :) kendi kendimle randevu ayarladım :) Deniz kenarında ben ne istersem onu yaşayabileceğim bir gün. Eskiden hep bahaneler üretip çıkamayacağım bu randevuya azimle karar verip ders programımı ayarladım. Sonra tam sabah uyandım herşey hazırdı ki ablam ve Linamın bugün gelmeleri gerekti. Hemen vazgeçmek istedim. Sonra dedim ki gideyim ben. Bu sefer de bir suçluluk hissi kapladı içimi. "Ulan bugün ablanla Lina geliyor başka gün mü kalmadı boşver" dedim. Ay bir fark ettim bunların hepsi bana birşeyler göstermeye çalışıyor. Hop yine incelemeye başladım kendimi. Sonra herşeyi biraz daha fark ettim. "AAA benim kendimle çok önemli bir randevum var, deniz kenarında asla iptal edemem." İşte bu oley artık kendi kendim için önemli bir insanım. Saçmalıyor gibi geliyorum yazarken ama ne yapayım çok heyecanlıyım bu aydınlanmalar için. Sonuçta gittim. Tüm gün sahilde kitabımla başbaşaydım. Bir sürü şey fark ettim meğer ben uzun yüzmeyi seviyormuşum. Sonra sırt üstü yatıp denizin altındaki sesleri dinlemeyi ve dalıp taklalar atmayı ve bunları yaparken yalnız olmayı da seviyormuşum. Uyudum uyandım meditasyon yaptım kitapta artık 4. Hafta meditasyonuna geçmeye karar verdim. Böyle muhteşem ve aslında basit bir gün yaşadım :)
Şimdi son haftadayım. Meditasyonun bu haftası biraz daha ilginç. Olmak istediğim insanı hayal edip onun gibi davranıp onun gibi düşünmeye çalışıyorum. Bütün gün sahilde "Kim olurdum? Nasıl olurdum? Nasıl hissederdim?" Sorularını cevapladım. Çok zormuş. Çünkü hayal kurmaya çalışırken bile acabalar nasıllar vs gibi anlamsız sorular dolduruyor zihnimi. Kitapta bin kere falan nasıl olacağını sorgulama sadece hayal kur diyor ama ben sürekli acaba yanlış mı kurdum ya olmazsa, abartma bu nasıl olacak gibi şeylere dalıp gidiyorum. Sonra işte o noktada sırt üstü yattım denizdeki sesleri dinledim rahatladım hayal kurmaya başladım bir havalara girdim! OO ben lupusun tedavisini bile bulmuştum bir sürü inana yardım ediyordum, asistanlarım vardı herşeyi not alan, yeni kitabım çok iyiydi, acayip sağlıklı ve neşeliydim. En önemlisi tam hissediyordum. Bir bütün bir yanım eksik değildi. Bir coştum gülümsememi durduramıyorum. Bir de adam kitapta bu anı bırakmayın alışın ve eskideki kötü üzücü şeyleri düşünüp enerji harcamaktansa bu yarattığınız dünyaya enerji harcayın falan! Bana çok mantıklı geldi.
Geçenlerde korkularım içinde en büyüğü terk edilmek çıkmıştı. Terk edilip gitmek... En büyük korkumu yaşadım. Bin kere söylesem de bunu, herşeyin konuşulması gerektiğini çekip gitmenin bir çözüm olmadığını bir şey değişmedi. Her gittiğinde özürler dileyip getirsem de bu kendimi suçlu hissetmekten başka bir şeye yaramadı. Benim değiştirebileceğim bir şey olmadığını kabullendim giden insanı geri getirmek ya da tutmak bir çözüm değil. Kısa süreli bir çözüm ama gidiyorsa o kadar da iyi bir durum değil zaten için de bulunduğum durum. Bu kendime karşı sevgi dolu bir yaklaşım değil. Ben değerliyim kendimi seviyorum ve kendimi terk etmiyorum. Duygularımı, düşüncelerimi, sevgimi harcayıp savurmak istemiyorum. En önemlisi kendime karşı sevgi dolu olabilmem sonra karşımdakini bir bütün olarak sevebilirim. Kendini suçlayıp, kızmak vs hiçbir işe yaramayan yok edici duygular. Zaten kimsenin bu duygulara ihtiyacı yok. Bu ayrılık süreci bırakıp gözlemlemenin tutup kontrol etmekten daha önemli olduğunu gösterdi. Kendime bakış açım değişti. Kendimden özür dilerim bedenimi ve ruhumu böyle saçma şeylere maruz bıraktığım için. Kendimi özgür bırakıyorum. Belli mi olur belki de lupusun tedavisini bulurum ruhsal yoldan :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder