23 Nisan 2017 Pazar

Anlamak mı?

Sevgili Lupus;

Bu yıl ilk defa doğum günümde yazmamışım. Bu yıl, doğum günümü de bu yılı da pek anlamadım. Hayat koşuşturmacasında, ülkenin hallerine sıkılmakla geçen günlerde çok az seni düşünür oldum. Yarın kan verirken biraz aklıma geleceksin tabii de onun dışında hatırlamıyorum seni. Ara ara yoruluyorum o zaman da bir panikliyorum acaba lupus mu diye :) İlaçları azaltmıştık imuran 1 taneye düşmüştü ve kortizonu da kesmiştik doktorla. Şimdi bu kan tahlilleri yolunda giderse bu dozlarla bir süre daha gidecek ve sonra umarım bırakacağım hapları.



Meditasyon hayat içindeki koşuşturmada sığınağım gibi. Bir de kendi sporumu yaparken özellikle yogamı... Kendi nefesimle zihnim boşaldığında hayat daha kolaylaşıyor. Bu ara zor bir süreçten geçiyoruz. Güneş'in ayağından çapa makinası geçti. Nasıl deme? :) Gerçekten biz de inanamıyoruz hala yüzde kaç ihtimal yaşanır ki bu? Bahçemizi düzenleyelim dedik Güneş yapanlara bakıp çapa makinasının kolay birşey olduğuna karar verdi. Ama o kadar kolay değilmiş... Geri tepti ve bacağının üstünden geçti. Acile koşturduk. Yaklaşık 1,5 ay oldu ama hala yürümekte zorlanıyor ve yaraları acıyor. Bu durumda da bütün ev işleri ve diğer şeyler bana kaldı. Bu sıra da doğum günüm geldi çattı öyle geçti gitti. Ablamlar burdaydı Linamla süper vakit geçirdik. Yani aslında herşey çok güzel ama ben o kadar herşeye koşmaya çalıştım ki bir de hapları kesme zamanımda bu kadar koşturmak beni tedirgin etti tabii çok gerildim. İnsan koşarken nefesi kesilebiliyormuş... Bir de o kadar koşarken çalışma temposu arttı. Yani bu sırada meditasyon yapmayı unuttum aslında yapsaydım sanırım daha az etkilenirdim durumdan.

Beklentiyi aza indirmeye karar verdim. Ben insanlardan, kendimden, diktiğim çiçeklerden ve köpeklerimden bile o kadar çok şey bekliyorum ki yıpranıyorum. Hayata bakışımı değiştiriyorum kararlıyım çünkü çok garip şeyleri fark ediyorum. Mesela karşımdaki mutlu olsun diye elimden geleni yapmaya çalışıyorum sonra bakıyorum karşımdaki de mutlu değil ben de. Sonra söylenmeye başlıyorum "Ben bunları yaptım nasıl görmezsin?"diye. Ben bayağı düşündüm bu konuda çünkü kalbim kırıldı, öfkelendim sonra da suçluluk duygusu çıktı başıma. Burda da suçluluk çıkar mı hiç? Gerçekten çıktı. Sorunlarımla boğulmuş giderken bir şeyi fark ettim ben babama dönüşmüşüm. Bu duyguyu iki taraflı da yaşadım. Bir babam bana yaptıklarını tek tek sayıp sizin için herşeyi yapıyorum şu surata bak diye öfkelendiği zamanlar geldi aklıma. Oradaki kendi duygularımı hissettim. Nasıl ona kızdığımı, iyilik yapıp gözüme soktuktan sonra onun iyilik olmayacağını falan filan. Ya ben ilk defa babamı anladım bugün. Cidden insanın nefesi tükeniyor herşeye yetişmeye çalışırken. Bir de karşısındaki yaptıklarını göremeyince öfkelenip yaptıklarını saymaya başlıyor. Ben o dönem yaptıklarını hiç görmeyip sadece öfkelenmiştim. Sadece olumsuz yablarını görmüştüm. Şimdi farklı hissediyorum bu konuyla ilgili.  Ama ne oluyor iki taraf da yıpranıyor geriliyor. Ne yapmak lazım o kısmı çözmeye çalışıyorum. Hiç yapmamak olacak iş değil yani daha o kadar rahata eremedim. İşler yapılmayınca kalıyor yine ben rahatsız oluyorum. Vardır bir çözüm onu da bu hafta anlarım. Sonuç insan boğulmuş giderken kendini unutuyor ve o sırada o duygular uçup gidiyor. Bu sefer havada yakaladım ben duygularımı. En azından biraz da olsa çözdüm. Yani fark etmek çözmenin yarısıdır dimi?  :)

Bugün de böyle yazdım çizdim hem kafamı toplamak için hem de yazmak istediğim için.

Sevgiler

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder