26 Haziran 2010 Cumartesi

Arkadaşlar önemli :)

Sevgili Lupus;

Ben daha önce de anlatmıştım senin yüzünden İstanbul'da hayatım çok karışmıştı. Aldığım haplardan mı atak mı bilemeden kendimi acilde kortizon vurulurken bulmuştum. Ailemden çok uzakta, bu konuyla ilgili doktorum beni azarlamışken çok çaresiz öyle ağlıyordum. Yalnız olduğumu düşünüyordum ama değilmişim...



İstanbul'da kızarmaya başlar başlamaz herşey çok hızlı gelişti :) İlk kızardığımda Nevin beni aldı götürdü acile birkaç kan testi yapıldı ertesi günü beklemem istendi. Ertesi gün daha fenayım nefes alamıyorum, tahliller elimde doktor teşhis koyamıyor öyle kalakaldım. Acil önünde beklerken Aşkın ayağında topuklular tıngır mıngır geldi "Birşey olmayacak Ezgi sakin ol" dedi. Bir süre sonra bir kortizon iğnesi işi çözdü artık yutkunup nefes alabiliyordum. Taksiyle eve vardık, Çiğdem panik halinde işten izin almış elinde bir sürü meyve resmen manavı satın almış geldi. Kurulmuş pilli bebekler gibi. Habire bişiler yıkayıp yedirmeye çalışıyor. Gazeteci kimliğiylede İstanbul'da randevu alınması çok zor bir doktordan panik halinde yalvararak randevu almış. Tabbi doktor bizim gibilere alışık biz daha duruma alışmadığımız için biz korkuyoruz :) Baktılar yüzüm iniyor ben rahatlardım nefes alıyorum, başladılar vücut falı bakmaya. Çiğdem diyor boynunda çocuk görüyorum süper fal bakılıyor bu kızarıklarla ben gülmeye başladım iyice bir rahatlık çöktü. Akşama doktora göründük, teşhis koyamadı yani emin olamadı alerjik reaksiyonda olabilir veya Lupus atağıda olabilir dedi.  Beni Çapa'ya süper bir dermotoloğa yönlendirdi bazı testler için.

O akşam kızlar beni ikna etti Aslıların evine yemeğe gittim. Tuzsuz balık yedim afiyetle :) Kortizon alıyorum ya ekmeğim bile tuzsuz. Millet asker kesildi başıma aman ha tuz yok diye. Bir  özel ilgi çok şımarttılar :)) Akşamı biraz zor uyudum yatakta dönemiyorum her yerim kaşınıyo acıyor. Geçmicek sanırım bu çile dedim kendi kendime. O anda insana hep kırmızı kalacak gibi geliyor ama şimdi indi kızarıklıklar rahata çok çabuk alıştım hatırlamıyorum bile. Aman hatırlamayayım bir daha da :)

Haftasonu girdi araya yapacak bir şey yok tek çare kortizon hapları. İçtim pazartesi gelsin diye bekledim. Pazar akşamı yine Aslılardayım ama bu sefer dışarda tuzsuz balık sefası yaptık :) Kesene bereket Aslı sana gel İzmir'de alasını yedireceğim :))

Sabah Aşkın, Ayşen, ben hastane yollarında. Çapa'ya vardık ama orası nasıl bir yermiş kalabalık yürünmüyor, su alınmıyor çok fena çok... Neyse dermotoloji bölümüne gittik doktor "Kızım ne olmuş sana" dedi. Ama işin komiği içerde 6 öğrenci beni inceleyip yorum falan yapıyor. Kendimi çok garip hissettim denek insan :) Biyopsi yapmak lazım dedi bir de 2 gün sonra bir daha gel dedi. Tamam dedik taksiyle eve döndük ama kızlar çok komik güneş görmeyim diye kendilerini siper ediyorlar halimiz bayağı komikti. Ah az daha unutuyordum biyopsi maceramızı. Doktor biyopsi yaparken yanına Ayşen'i yardımcı aldı. Ayşen taktı eldivenleri bayağı kırk yıllık hemşire gibi davranıyor çok ciddi. Aşkın'ın yüz bembeyaz oldu :)) Ayşen elinde biyopsi ordan oraya koşuyor bırakmak için ama yok öğleden sonraya kaldı kapanmış. Bir de hasta bakıcımız var evlere şenlik adam tam komedi filmlerinde gördüğümüz kapıcı hastabakıcı kıvamında oraların hakimi! Neyse Ayşen kırk yıllık hemşire kıvamında elinde biyopsi bizi öğrenci kantinine oturtuyor kendi gidiyor yine parçayı vermeye. Çilemiz 2 de bitiyor. Eve varıp yine balık yiyoruz. Ben balıktan hiç bıkmam hala tuzsuz balığa devam :)





Çarşamba oluyor. Bu sefer hastaneye Ayşen ile ben gidiyoruz. Ayşen yine çok profesyonel :) Doktor bu seferde DİF istiyor. Yani yine parça alınacak yapacak birşey yok artık alışmış bir şekilde parça aldırıyorum. Ayşen'de alışmış bir şekilde o parçayı teslim ediyor. Bu sırada yine öğleden sonraya kalıyoruz neyseki hastanenin karşısında bir lokanta tuzsuz şehriye çorbası yapıyor bana da aç kalmıyorum :)) Eve dönüyoruz Nevin'in doğum günü ben hediye almak istiyorum ama çok yorgunum kıpırdayacak halim yok. Ayşen elinde telefonu gidiyor çiçekçiye resim falan çekiyor çiçeği alıp geliyor. Yani süper kahramanımız yorulmuyor :)

Bir de eklemek istiyorum beni sağolsunlar güneş batar batmaz hep parka, sakin yerlere götürüyorlardı. Aslı ve Yasemin'de bu gruba dahil oluyordu. Mujo ve Nevin'de her günümü kolaylaştırıp güzelleştirdi. Ailemin eksikliğini hiç hissettirmediler. İnsanın arkadaşları olması böyle güzel birşey. Kızlar hepiniz sağolun varolun!!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder